14 Şubat 2013 Perşembe

6 Şubat 2013

Sekiz yıl önce hayatımı delip geçmişti..
Ve dört yıl önce de bana teğet geçmişti..
Hiç değişmeyen bakışlarıyla karşıma oturup, tümüyle değişmiş hayatımı
dinliyor, ara sıra ince dudaklarını yanaklarına doğru çekerek
gülümsüyordu..
O'na anlatacak o kadar çok hikayem vardı ki, ne zaman buna
yetebilirdi, ne de o, bana bu kadar dayanabilirdi..
Sekiz yıl önce ki gibiydi gözleri..
Gözbebeklerinin ardında ruhu yine bir şeyler saklıyordu..
Saçları, saçlarında ki kıvrımlar ve yüz hatları..
Fazla değişmese de bazı izler taşıyordu..
Tüm bunların içinde ben, sekiz yıl sonra karşısında oturmuş, rakı içiyordum..
Ona karşı hiç olamadığım kadar rahat ve patavatsızdım..
Belki de hayatımda temeli en sağlam kadına karşı olan güvenimden
dolayıdır, hiç bir şeyi mübalağa etmeyerek anlattım..
Bazen belli etmemeyi bilmek gerekir.. Kadehlerimi doldururken
yutkunduğumu görmemesi için,her boşalan kadehte dikkatini geçmişimize
çektim..
Oysa zamandan başka kaybedebileceğim bir şeyim yoktu..
Akılmda olmasa bile en kötü ihtimalle kalbimde kalmayı başarbilmiş biriydi..
Bensizliğin ona getirdikleri, onsuzluğun benden götürdükleriyle,
bizden geriye kalanların arasında, insan yılıyla iki bin on üçte bir
masada oturuyorduk..
Ben, hayatında duyduğu en güzel sesin söylediği şarkıya içimden eşlik
ederken o, sekiz yil önce olduğu gibi hala evet demeyi sevmiyordu..


Senle beraber olsamda, sevgilim..
Ayrılsakta, ölsekte bu yolda..
Hep yalnızlık yavrum, yalnızlık ömür boyu..
Yalnızlık ömür boyu..
Senle beraber olsamda, sevgilim..
Hiç görmesek birbirimizi, özlesek..
Ömür boyu bağlansakta, sevinsekte..
Yalnızlık ömür boyu..
Birden sen gelsen aklıma, seni unutsam bazı bazı..
Meraklansam gizlice, delice kıskansam seni..
Hep yalnızlık var sonunda, yalnızlık ömür boyu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder