2 Ekim 2012 Salı

şans.7.

Sana bunları kül grisi renginde, bira köpüğü tadında ve şarap tortusu
kıvamında ki hayatımdan yazıyorum.. Siyahın toz tutan tarafından,
beyazın lekeli kısmından.. Gündüzün yağmurlu, gecenin soğuk olduğu
dünyadan..


Sabahları aynada gördüğüm paçozdan ibaretim.. Akşamları keyif,
geceleri geç saatlere sarkan daktilo sesleriyim.. Rayına oturmamış bir
hayatım, güncel dünya saatinden 5 dakika geride olan saatim.. Ve
kalenderiye insanların arasında en düzenli tipim..


Sana sesleniyorum :

En iyisi olmayabilirsin.. Senden daha güzel, daha çekici olanlar da
olabilir.. Ama sende onlarda olmayan bir şey var.. Gözlerinin
ardında.. Belki benim dilimde bunu tarif edecek TDK onaylı her hangi
bir kelime ya da kelimeler yok ve belki de ben sıralayamıyorum..
Yeteneksizim.. Belki aşk bu.. Belki aşkın başlangıcı.. Belki de sadece
sandığım bir şey.. Belki de senin bana inandırdığın bir şey.. Üzerinde
fazla durmuyorum.. Hissetmeyi seçiyorum.. Fazlasıyla da hissediyorum..
İliklerimden düşüncelerime kadar her bir santimetrekaresinde
varlığımın.. Tüm çirkinliğimle buradayım ben.. Tam karşında.. Ne bir
adım uzak, ne de bir adım yakın.. Gölgen gibi.. Gölgeler gibi..
Karanlık.. Gelir misin? Ortak olur musun bu karanlığa? Bırakalım
aydınlık insanlığın olsun.. Biz gece olalım.. Bırakalım güneş onlara
doğsun.. Biz hep ay gibi tutulalım.. Ama biz tutulalım.. Önemli olan
bu.. Sadece bu..

10 Eylül 2012 Pazartesi

şans.2.

Umudumu kaybedersem eğer ki bunu sanmıyorum, yaşamla aramda bir bağ
kalmadığını düşünürsem ki sanmıyorum, çekip gitmek isterdim hiç
bilmediğim ve dokunmadığım bir yere, belki de hiç var olmayan bir yere
ya da bir şeye ki bu kesinlikle olabilir, aklı başından kaçmış her
insan bunu isteyebilir ve böylesi daha iyidir.. Fakat şu dünyada elimi
attığım her işte başarısız dahi olsam, kaybetsem, bir daha kaybetsem,
kaybetmekten yorulana dek kaybetsem ve sonra yine kaybetsem, kendimi
kaybetsem ve içimde var olan adını asla bilemediğim o aydınlığı da
kaybetsem, gitmeyeceğim bu hayattan..

Kendi kendime sözlerimi verdiğim zamanlardı.. Herkes aydınlıkta ve
herkes ışığın altındaydı.. Nasıl da parıldıyordu gözleri anlatamam..
Onlar her zaman aydınlıktaydılar ve karanlıkta olanları, orada olmak
zorunda olanları hatta oraya ittikleri insanları sevmiyorlardı.. Ben
ise aydınlığa dokunmaya çalışan, onlara dahil olmaya ve onlar kadar
dahi olmaya çalışan bir adamdım.. Sonra bir kadın tanıdım,
aydınlıktı.. Sabah gibiydi.. Sevdim.. Peşinden gittim.. Gidilmemesi
gerektiği halde gittim ve kaybettim.. Beni itmişti karanlığa.. (
Temmuz 2011 ) Sonra çok arkadaşım oldu.. Her biri geçen zaman içinde
kendini kaybetti ve benden uzağa gitti.. Arkalarında kaldıkça daha da
karanlığa gömüldüm.. Sonra bir gün uyandığımda ayna da gözlerimin kan
çanağı gibi olan halini gördüm.. Onlar gibi uyanamıyor, yaşayamıyor ve
düşünemiyordum.. Her daim huzursuzdum.. Mutlu olduğum zamanlarda
mutlaka bi kusur buluyordum ama huzursuz olduğum dönemlerim
kusursuzdu.. Kusursuz bi huzursuzluktu yaşadığım.. Ben artık
karanlıktım.. Adıma yakışır diye karanlık yaşadım.. Sevdiğim kadınlar,
sevildiğim kadınlar, beni anlamaya çalışanlar, beni anlamayanlar,
anlamadan yargılayanlar, hayatlarına alanlar ve çıkaranlarla dolu bi
otoban gibiydi günler.. Ben kimselere çarpmadan hızla ilerleyebilmeyi
öğrenmiş ve başarmıştım.. Geride kalıyordu her sevilen ve
uzaklaşıyordum onlardan.. Dikiz aynasında küçülmelerini görmek bana
keyif veriyordu.. Şimdi durdurup sorsak onlara hakkımda
söyleyecekleri, hakkında söyleyeceklerimden defalarca kat kötü
şeylerdir.. Sorsan onlara göre ben iyi biri değil, yaşamayı bilmeyen
ve karakterden yoksun karanlığın tekiyim.. Fakat es geçtikleri pek çok
nokta olmasına rağmen hiç bi zaman bunun üzerinde durmadım.. Evet, ben
öyleyim diyerek hayatlarından çıktım..

Sebebi her neyse bilemiyorum ve tahmin edemiyorum ama yazdıklarını
okumadan geçirebileceğim bir gün olur mu düşünmedim henüz.. O
istediğin küçük evin, bir oda ve bir salonun, bir de o geniş duvarının
kütüphane olması, çaylar, çilekler, şaraplar ve kitaplar.. Bazen
kendine soruyorsun bazı şeyleri ve ben cevaplıyorum sen duymadan.. Ben
dansçı değilim, makine mühendisi de.. Olmanın hayalini de hiç kurmadım
zaten.. Hayatının büyük kısmını bukowski ile şarap içerek, daktilo
başında geçirmiş adamın tekiyim.. Adam mıyım? Bunu şimdi bende
bilemedim toplum nezlinde.. Bu yüzden yalnızım belki de olması
gerekenden daha çok yalnızım.. Ve bu şehrin kadınları, topuklu
ayakabılarıyla acı sızan kaldırımlarda itina ile yürüyorlar,
bulaşmamak için ve herşeyden daha yalnızlar yanlarında jöle kafalı
erkekler olduğu halde.. Düşünüp, yazdım ve içtim.. Çok şeyden çabuk
vazgeçtim.. Bunu sana göndermeme kararımdan 2 saniyede mesela.. Mesela
bunu da yazmayacaktım ama okuduğum şu paragraftan sonra içimi dökmem
gerektiği konusunda kalemimi ikna ettim..

Tahminen şöyle bir şeydi..
'' Eğer onun sevgilisi olsaydım, herhangi bir kadının sahip olduğu,
olabileceği en sadık, nazik, cesur, anlayışlı ve duyarlı sevgili ben
olurdum.. Ona her sabah oral yapar, arabasını tamir eder, yıkanırken
sırtını ovar, evinde ki bütün ampulleri yanmalarına bile fırsat
vermeden düzenli aralıklarla değiştirir; evini hırsızlardan, kalbini
yalnızlıktan, vücudunu şiddetten, laptopunu virüslerden ve istikrarsız
Microsoft güncellemelerinden korurdum..''

Ben iyi adam olamadım..

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Bulunamıyoruz 2..

Karamsar değil fakat pek çok şeyden çabuk vazgeçiyorum..
Sorun nerede, sıkıntı ne ve çözümün ne olduğunu, kimde olduğunu hiç
bilmiyorum..
'İnsanlar' diyorum içimden..
İnsanlar olabilir en büyük sorun..
En olmadık zamanlarda çıkıp yalnızlığıma bulanıyor, fazlasıyla
rahatsız ediyor ve bir şekilde hayatıma kendilerini monte
edebiliyorlar..
Bunun önüne geçemedim, geçemeyecegim..
Çoğunluğu nefret ettikleri halde benden hayatlarından çıkarmadılar..
Aslında bu nefretin kaynağı kendileri, bunun farkına varmalılar..
Geçirdikleri güzel zamanlara durmadan birilerini yerleştirip,
hayatlarinin en güzel dönemlerinin farkına varmadan yaşıyorlar..
Ve benim zamandan başka kaybedebileceğim bir şey yok ve daha kötü bir
şey varsa o da kendilerinin kaybedecek zamanları dahi olmaması..
Ne kadar acı..
Hayattan, işten ve kendileri hariç herşeyden o kadar fazla
sorumlulular ki, bir an oturup okudukları kitabın bir kaç cümlesini
akıllarından dahi geçiremiyorlar..
Dedikleri gibi 'işler yolunda değil bilirsin ve yolunu değiştirmekte
bana göre değil'..
Bazen yolun, benliğinden daha önemli olabiliyor, tutkuların herşeyden
önce gelebiliyor ve yolun uğruna çok şeyi gözden çıkarabiliyorsun..
Yolunuzun sonunda kazanacağınız her ne varsa, yolda kaybettiklerinize
değer olması dileğiyle..

10 Temmuz 2012 Salı

Eskişehir..

Kadınlar hiç olmadıkları kadar yalnızlar adamım..
Kollarına girdikleri erkeklerin çoğu kavgadan bi haber ve
yapabildikleri tek şey ellerini ceplerine götürerek satın almak bir
şeyleri..
Kadınlar hiç olmadıkları kadar hüzünlüler bu şehirde..
Hepsinin boyları kadar acıları var..
Yaşayamadıkları tutkulu aşkları değilde, yaşadıkları rutin aşklarda ki
satır arası mutlulukları arıyorlar..
Kadınlar var bu şehirde adamım..
Nice kalabalıklarda dolaşırlar, yanlarında ki parlak tiplerle..
Sen onlardan olma!.
Bırak sakalın uzasın, saçların dağılsın..
Bırak kadınlar yalnız kalsın, bu şehir herkese batsın..
Sen onlardan sakın olma, sakın!.

Catwalk aslında..

'Yazmak!.' diye lafa girdi..
Uzun bir süre anlattıktan sonra rakısından bir yudum aldı..
Suratında ki buruşukluk sert geldiğini apaçık belli ediyordu..
Bir parça beyaz peynir attı ağzına sağ elinden düşürmediği çatalıyla..
Sarhoşlaştıkça konuşması da değişiyor, konudan konuya atlıyordu..
Fakat her nasıl başarıyorsa konuyu hep yazmaya getiriyordu..
Kendisinin bugüne dek tek satır yazdığını bile görmedim ama sürekli
yazdığını ve bir gün bunun hayatında bir kilometre taşı olacağını
söylüyordu..
Sıkılmaya başlamıştım..
Gözüm irili ufaklı kitapların düzensiz ve gelişi güzel dizildiği
kitaplığına takıldı..
Ders kitaplarının arasında romanlar, romanların çoğu best-sellerden
oluşuyordu..
Ya çok iyi bir okurdu, ya da sadece kitapçıların kasalarında gördüğü
kitapları alıp alıp okuyor gibi davranıyordu..
Kendisine söyleyemediğim çok şeyden bir anda vazgeçtim..
Cümlesini bitirdiğinde o'na:

'-biliyor musun, ne yaşadığın umurumda değil..
Yazdığın ya da yazdığını sandığın her kelime ne sana, ne de aklından
geçirdiğin o karakterlere ait olmadığına bahse girebilirim..
Hem nasıl oluyorda durmadan saçmalayabiliyorsun..
Üstelik hayatında tek bir kadın bile yok, en azından bildiğimiz kadarıyla..
Peki onca satırı nereye akıtıyorsun? Ne üzerine yazıyorsun? Peki bu
hayat hakkında ne düsünüyorsun? Tek bir cümleni dahi duymadık..
Evren içerisinde eriyip durmaktan başka yaptığımız hiç bir şey yokken,
üstelik varoluş sürecimiz boyunca tamamen yok oluşa sürüklenirken daha
hala neyin peşinde olabilirsin? Bana şimdi bir kaç paragraf çıkarmanı
istiyorum..'

Bardağında kalan rakıyı dikti, bu kez yüzünde ki o ifade de yoktu..
Elinden düşürmediği çatalı masaya sertçe fırlattı..
Kitaplığına yöneldi ve dağınık kitapların arkasından bir sürü sayfa çıkardı..
İçlerinden bir tanesini rastgele seçti..
Müziği kapattıı ve sandalyesine oturdu..
Elinde ki kağıdı okumaya başladı..

'-Hiç kimse inanmayacak bana biliyorum..
Zaten inanmalarını da beklemiyorum..
Yıllar sonra anlaşılması muhtemel satırlarım bunlar ve tıpkı yüzyıllar
önce karalanmış satırların hale hazırda anlaşıldığı gerçeğini göz
önüne alırsak, henüz sevdiği kadınlara dahi tahammül edemeyen bir
nesil ile iç içe yaşadığım şu dönemlerde, sevilmeyi hak eden nice
kadının acısını görüyorum..
Kadın ruhundan falan anladığımı sanmasamda şehirde ki çoğu güzel
kadının neden hala yalnız yürüdüklerini de anlamıyorum..
Buralar da bir eksiklik var ve makyaj malzemesi ardına saklanmış
yığınla insan..
Kadınlar artık daha dikkatli yürüyor..
Kim bilir hatıralara basmaktan korktukları için bunun adına artık
''catwalk'' deniyor..'

Susmustu.. Ve saat sabah 06.14'ü gösteriyordu..
Bir üstad ile sabahlamıştım..

6 Temmuz 2012 Cuma

Bir kadın, hiç erkek..

Bir kadınla tanıştım bir zaman..
Günbatımı gibiydi, güzeldi, esmer ve huzurlu..
Her geçen zaman, bizi birbirimizle daha çok zaman geçirdiğimiz
zamanlara getirmişti..
Beni böyle seviyordu..
Olduğum gibi, olduğu gibi, öylesine..
Bende onu sevdim sonra..
Birlikte geçirdiğimiz her gecenin sabahı bir önce ki gecenin
sabahından daha aydınlık, daha güzeldi..
Geceleri yemek yerdik, içki içerdik..
Konuşurduk hayatla alakalı, umutlardan, hayallerden, kadınlardan,
erkeklerden, ondan ve benden bahsederdik..
İlginçtir ki hiç geçmişimizi konuşmazdık, ne zaman bahsi edilse hep
özet geçerdik..
Birimiz sarhoş oldukça, diğerimiz ayılırdı..
Götü toplardık yani..
Sigara içmezdik..
Odası vardı, benim aldığım masa lambasıyla aydınlatırdık..
Kitapları, mavi dolabı ve siyah perdeleri..
Loş ışık severdik ikimizde..
Böylece bakışlarımız daha derin, yüz hatlarımız daha belirgin,
tenlerimiz daha pürüzsüz olurdu..
En çokta omzunda ki o parlaklığı severdim..
Nice yazmışlıklarım vardır o omuza.. Her neyse..
Onun da bende sevdiği şeyler vardı elbette..
Ne olduğunu hala bilmiyorum ama seviyordu işte..
Böyle film gibi, şarkı gibi yok yok büyü gibi bir şeydi yaşananlar..
Hep sorduğumuz bi soru vardı..
'Biz n'olucaz?.'
Sonra birbirimize dokunmaya başladık..
Yaşantımıza dahil olmaya, yer yer varlığımızı dirsek temasına kadar getirdik..
Sonra tam olmaya başladığımızı zannederken, bir şeyler oldu..
Bir gökgürültüsü, şimşekler, bardaktan boşalırcasına yağmur, kalabalık
bir şehir, ıslak caddeler, kaçan insanlar, trafik ve kornalar falan..
Tam bir arbede anlayacağın..
Farkettik ki camın öte yanlarındayız.. Karşılıklı..
Arada ki camdan süzülen yağmur damlaları var, yüzlerimizi buğulandıran..
Bir zaman romantik geldi bu bize..
Güzel güzel gülümsüyorken ona sevdiğimi söyledim..
Tepkisizdi.. Duymamıştı..
Tekrar ettim..
Gülümsedim ve seviyorum dedim..
Yine tepki vermedi..
Canımı sıkmaya başlamıştı bu durum..
Sonra ben bağırmaya başladım..
O, ben bağırdıkça duymamaya başladı..
Bazen susup, izlemeyi tercih ettim..
Dudaklarını okumaya çalışsamda yapamıyordum..
Gürültü artıyor, görüntü daha da buğulanıyordu..
Sonra o kadın ve ben.. Uzaklaştık..
Birden bire oldu bu, ben de dahil tüm şehirle birlikte zaman durmuştu..
O yoktu..
Geriye kalan sadece hatırladıklarımdı..
Eşyalarını, kıyafetlerini, omzu düşük beyaz t-shırt'ini ve aldığım
masa lambasıyla çekip gitmişti..
Başka bir şehirdeydi ve gelmeyecekti..
Sonra çok üzüldüğüm anlar oldu..
Yaklaşık sekiz ay kadar sürdü alkolle harmanladığım bu ağır
depresyonel yaşantım..
Bir sabah erkenden bölündü uykum..
Su içmek için kalktım ve aynanın önünden geçerken fark ettim kendimi..
Işığı yaktım ve yüzüme uzun uzun baktım..
Bir şeyler değişmişti..
Saçlarım, bakışlarım ve duruşum..
O sabah anladım işte her şeyi..
O güzel kadın beni değiştirmiş, hayatıma şekil vermiş, beni kendisinin
istediği gibi bir adam yapmaya kalkmış ve başaramamıştı..
Ortaya çıkan şekilsiz beni de hiç beğenmemişti..
O kadından sonra böyle oldu işte..
Birayi daha çok sevdim..
Çok fazla kitap okudum ve yeni şarkılar keşfettim..
Ne yapsam eski bana bir türlü erişemedim..
Ara sıra onunla ilk öpüştüğümüz caddeden geçiyorum da heyecanlanıyorum..
Kim bilir.. Belki bir gün kendini de değiştirip bu yeni bana yeniden getirir..
Hayat durmadan bize rica edipte kıramadığımız devinimlerle dolu..

Başka yer, başka zaman, başka kişiyle, aynı değişimlere..

2 Temmuz 2012 Pazartesi

C.Bukowski

...

Mahvolmuş hayatlar olağandır,
bilgeler içinde, ahmaklar içinde..

Ancak o mahvolmuş hayat bizim ki olduğunda,
işte o zaman farkına varırız intiharların, ayyaşların, hapishane
kuşlarının, uyuşturucu müptelaları ve benzerlerinin varoluşun
menekşeler kadar, gökkuşağı kasırga ve tamtakır mutfak dolabı kadar
olağan bir parçası olduklarının..

-bana aşkını getir-

24 Mayıs 2012 Perşembe

ihbar mektubu.

Hayatima girip beni ben yapan, benden bin tane daha ben alan bi kadindin sen..
Gittin.. Ama olsun..
Zaten soyadim da sana hic yakismayacakti..
Erikle pekmez gibi olacakti..
Olmadi.. Affettim.. Affetmesine affettim de yine de bir seyler aciyor bazen..
Hissediyorum..
Insanim sonucta, sevistigimiz zamanlar geliyor aklima..
Bornozunun altinda ki nemli vucudun falan..
Siyah saclarinin islak islak omzuna dusmesi..
Sirtima nadirende olsa biraktigin tatli aci..
Evde olmamasina ragmen kurdan kebabi icin market, bakkal kosturman..
Mutfakta yemegim bittiginde kendi yemeginin bitmesini beklemeyip benim
tabagimi yenilemen..
Begenerek izledigimiz diziyi, begenmeyerek calistigim isten cikip eve
gelene kadar dondurup beni beklemen..
Sirf ben istiyorum diye raki icerken besiktas formasini giymen..
Sirtimi ve saclarimi yikaman..
Eglenmeye gittigimizde sarisin kizin bana yazmasini fark edip,
arkamdan gelerek bizi kasada basman..
Ilk bulusmamizda birani benimle paylasman..
Bahcemizde ki agactan karanlikta erik toplaman..
Sömestrda ankara'ya giderken tramvayda boynumun bukuklugune ve
gozlerimin dalginligina bakip hafif aglamakli olman..
Yil basinda hayatim boyunca begendigim ve bir daha oylesini
begenemeyecegim dahasi su aralar uzerime giyip kollarini dirseklerime
kadar siyirarak muthis rant sagladigim ceketi ekonomik sikintiya
girdigin halde yuz lira bayilarak alman..
Yetemedigim yerde yetmen..
Arkadaslarima sokmaya kiyamadigim laflari oral bi sekilde acimasizca
onlara sokman..
Sevgililer gununde pisirdigim eti cok begenmen, kekikli makarnami ve
diger icatlarimi begenmesende sirf ellerim degdi diye cignemeden
yutman..
Yaz okulu kaydini yaptiracak onca insan varken, kisitli zamanim
olmasina ragmen cogu isin altindan basariyla kalkacagima inanarak bana
guvenmen..
Hayatla alakali dusuncelerimi, hayallerimi ve planlarimi anlattigimda
gozlerini bir dakika bile uzerimden ayirmadan beni dinlemen..
Daha sayamadigim nice yasanilanlar var aklimda ve kalbimin her
atisinda orada olduklarini hissedebiliyorum..
Biliyorum sende hissediyorsun..
Ama nasil yapabiliyorsan bunu, saklamayi ya da bana caktirmamayi
becerebiliyorsun..
Nedensizce ezip, vazgectigin ve biktigindan soz ederek 'sevmiyorum
apo' deyisinin uzerinden gecen bunca zaman yaralarima iyi gelmese de,
bir seylerin uzerine toprak attigi cok net ve ortada..
Dogrusu son yasadigim duzenli iliski oldugu icin midir bilinmez ama
senin kadar olmasa da, sana yakin bir iliski yasadigimda yukarida
sayilanlar da yavas yavas tozlu ve sari tarih sayfalarinda yillanmaya
birakilacak..
Belki bir gun seni gordugumde, gittigin ve bittigimiz gun kadar canim
yanmayacak, burada oldugun zamanlarda ki gibi aklim hoplamayacak ya da
simdi ki kadar cok ozlemeyecegim ama yine de biliyorum ki duygularim
kendini kalbimin tavanina asacak..
Sen hayatini duzene sokmus, kolunda ki markali cantana, sana cok
yakisan gozlugunu koyarken, ben hala kendimi ariyor olacagim
baskalarinda..
Sensiz, yalniz ve her defasinda daha da yenilerek..
Tattigim hic bir kadin, senin dudaklarin gibi olamayacak..
Adı da konamayacak..

8 Mayıs 2012 Salı

sizofrenik tınılar..



''Biraktigin gibi degil hicbir sey. Gelmedigin zamanlarda ki gibi
darmadagin. Hani gorsen yikilmis,bitmis,tukenmis hersey. Hic tahmin
edemeyecegin kadar toz oldu hersey. Kitaplar, esyalar, o ev ve
yasadigimiz bu sehir, hepsi virane adeta yangin yerinden cikmis gibi.
Tadi yok gunlerin. Sabahlarin hepsi ayri ayri aci getiriyor yeni gune.
Parcali umutlarla batiyor gunes aksamlarda. Bazen dusunuyorum nasil
toparlayabilirim bu durumu diye ama isler sarpa sariyor seyyah.
Bildigin gibi degil hicbir sey. Gittigin zamanlardan daha kotu.
Saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere ve saatler gunlere evriliyor.
Durduramiyorum zamani ve bir cikar yolunu da bulamiyorum.''


''-Gonderdigi mektup bu doktor bey. Son satirlarinda yazanlar bunlar.
Anlayamadigim sey, biteli yaklasik uc yil olmustu ve hala ayni
konulardan bahsediyordu. Acaba dogru soyluyor olabilir miydi yoksa
yine eski aliskanliklari gibi yalan dolandan mi ibaretti
bahsettikleri. Canimi yakmasaydi daha fazla, boyle olmayacakti
aslinda. Birbirini tamamlayan iki insandik ve cogu zamanimiz keyifli
geciyordu. Neden ve nasil oldugu konusunda pek bir sey
soyleyemeyecegim ancak kendimizdik buna sebep olan. Evet bizdik, ben
ve o! Boyle olmamaliydi ama boyle oldu. Engel tanimaz bir sekilde
ilerledi once soguklugumuz. Gozlerimiz birbirine degdiginde
birbirimize degilde eski bir filmden sahneler goruyorduk sanki, kesik
kesik ve silik. Iste boyle efendim. Dogrusunu soylemek gerekirse ondan
sonra kimseye guvenemedim ve bana guvenecek bir insan da bulamadim.
Tum bu anlattiklarimdan ne cikaracaksiniz bilmiyorum ama sunu da
eklemeliyim ki, ondan sonra yalniz kalmak istedim, icime kapandim.
Fakat burasi disaridan daha kalabalik ve karanlik.''


Elinde ki not defterine kisa notlar yazan doktor, siyah ve kalin
cerceveli gozluklerini cikardi. Uzerinde ufak heykeller bulunan
sehpanin uzerine birakti. Kafasini olanlari onaylarmiscasina one dogru
sallayarak ayaga kalkti. Masasina gecti ve not defterine yazdiklarina
goz atti. Dogrusu onun icin bu seans yeterli miydi bilinmez ama
kendisini iyi hissetmedigi apacik ortadaydi. Kisa bir sure
sessizlikten sonra doktor konusmaya basladi.


''-Saniyorum ki bu yasadiginiz ask ya da siz adini her ne koyduysaniz,
sizin icinizde hala var olan fakat hem sizin, hemde bu durumunuza
neden olan kisinin durumu kabullenmemesinden kaynaklanan bir
psikolojik tramvaya neden olmus. Anlattiklariniza dayanarak sizin
durumunuz diger kisiden daha iyi ve hafif. Ancak onun durumu oldukca
vahim ve agir. Sandiginizdan fazla tehlikeli olabilir cunku kendisi
katatonik bir sizofren. Siz bu durumdan ufak bir tatil ve yeni
arkadasliklarla kurtulabilirsiniz.''


Doktor fena halde yaniliyordu. Cunku ortada ne diger kisi, ne mektup,
ne de o mektupta sizofren bir adamin yazdigi son satirlar yoktu.
Karsisinda hafif depresyon teshisi koydugu kadin, uc yildir kendi
adresine yazdigi mektuplari gondeririyordu. Kadin, kendisini terkeden
adamin gidisini kabullenememis, bir turlu hayata tutunamamis ve isini
kaybetmisti. Siyah asfaltin, yeni cizilmis yol seritleriyle uyumunu
ortaya cikaran yagmurlu havalarda aklina gelen eski anilari
hatirladikca kendini kaybediyor, hatirlayamadiklarini kendini
hatirlatmaya zorladikca yasadigi ani unutuyordu bazen. Bazen olur
oyle.

21 Nisan 2012 Cumartesi

yalnızlık ve handikap 6..

Elimde ki sargı bezini açmam gereken güne uyanalı bir saat olmuştu ve
tek bir bardak kahve ile midemi bastırmıştım.. Elimde ki kitabı bir
kenara bırakarak sargıları çözmeye başladım.. Bazen insanın kendisiyle
ilgilenmesi gerekir,kendisine özen göstermesi kişiye kendini iyi
hissetmesini sağlar.. Bunun farkına varmak çok önemlidir.. Fakat bazen
ne kadar farkında olursanız olun,eğer bir şeyler istediğiniz gibi
gitmiyorsa farkedemezsiniz ya da farketmeniz gecikebilir.. Bir de
sevdikleriniz kaldıysa geride,ahh o zaman çuvallamışsınızdır.. Sizden
daha aciz durumda kalmış biri daha varsa o da şeytandır.. Aciz bir
insan,şeytandan daha tehlikelidir.. Böyle zamanlar da yer yarılır ve
içine girilir.. Yazılır veya çizilir.. Anlamı ve sonucu arasında ki o
büyük fark 'onun yokluğudur'.. Kader denilen olgu girer devreye ve
kadere inanırsanız her zaman karanlıktan aydınlığa çıkarsınız.. Bir
rivayet mi bu yoksa gerçek mi kestirilmesi zor bir kavram ancak
inanmak,inanmamaktan daha fazla bir şey kaybettirmeyeceği gerçeğini
taşır.. Ufukta yalnızlık zaten diz boyudur ve böyle bir an,yalnızlığın
tadının çıkarılabileceği an da sayılabilir.. Fakat her zaman burnunu
işlerinize sokan insanlar tarafından kuşatılmışsınızdır.. Daha kötüsü
ise o yokluğunu yaşadığınız kişiyle yaşadıklarınızın benzerleriyle
karşılaşmanız.. Bir yalnızın en sevdiği şeylerden biri de,evde
kanalları karıştırırken kulağınıza çarpan o güzel şarkıya yüksek sesle
eşlik etmek..

farkındaydım herşeyin,sen gitmiştin..

Suphesiz ki birileri tarafindan lanetlenmistim.. Bunun sebebi her
kimse fena paketlemisti beni.. Durmadan gecmisi dusunerek gunumu
yasiyor ve gelecekle alakali tek bir hamle bile yapamiyordum.. Ustelik
cevremde insanlar fazlalasmaya baslamisti.. Bir yandan da hayat
standartlarini yakalamam icin birseyler yapmak zorundaligi kapimda bir
alacakli gibi kesin,net ve kararliydi.. Uzulebiliyordum daha ufak
seylerden.. Anilardan cok pismanliklar canimi yakmaya baslamisti..
Neydim ben? Paranoyak bi adam yada sizofrenin en katatonik hali?.
Hakli olabilirlerdi,boyle yasanamazdi.. Bir seyler yapmaliydim.. Cunku
hic bir seyin ayni olmadigi zamanlardi bunlar ve cok tehlikeli olurdu
bu anlar.. Herseyini kaybedebilir veya kazandiklarinin degerini
anlayamayabilirdin.. Usenerek uyandigim gunlerden bazilari hayatima
anlam katmaya tesvik etse de beni,sonuca bir turlu gidemez olmustum..
Tanrim!. Beni bu durumdan kurtarmaliydi sen yada birileri.. Daha
onceleri de bu tarz devinimlerle hayatimi calkantilara birakmistim
ancak kendimi toparlamam bu denli aci ve zor olmamisti.. Beni
kurtarabilecek her kimse bir an once gelmeliydi.. Eger o kisi ben bile
olsam derhal kendime gelmeliydim.. Her gece bir kac sayfa yazmadan ve
daktilo bakimi yapmadan uyuyamaz hale geldim.. Yine o buhranli
saatlerdeyim iste.. Simdi sana da bir kac dize dokturmeden
edemeyecegim lanet olsun..'uzaniyorum sana,hayallerin kurulu oldugu ve
artik gunesin dogdudu yone.. Nihayetin de sendin o! Bana hayal
kirikligiyla baktigin o gunler,hepsi hepsi geride kaldi bak! Simdi bir
yigin aniyla dolu bu kent... Peki sen,benden daha mi iyi haldesin?.
Bilirim saat sifir dört yirmi alti ve sen uyuyorsun.. Seni uyurken
izledigim gecelerde bugunleri tahmin edebilseydim bir an bile gozumu
kirpmazdim.. Sana da sıkıca sarılırdım.. Simdi sen uyanmadan,ruhuna
farkettirmeden parmaklarimin arasindan kaydirmaliyim saclarini.. Buna
ihtiyacim var.. Beni sende bazen ozluyorsun biliyorum.. Su goturmez
bir gercek daha var ki o da daha agir basan nefretin..'

13 Nisan 2012 Cuma

yalnızlık ve handikap 5..

'-O'na bir mektup yaz!' dedi.. Anlam veremeistim.. Mektup yazmak ve
gondermek istemiyordum ayrica o'na soyleyecek bir cift lafim bile
yoktu.. '-neden boyle birsey yapayim ki yani durduk yere o'na yazmak
sacma degil mi?.' Aksam sehrin uzerine cokmeye baslamisti,sokak
lambalari hafiften yanmaya baslarken,tum siradan insanlar islerinden
cikmis ve evlerine ellerinde posetlerle donuyorlardi.. '-gordunmu?.
Insanlar boyle seyler icin yasarlar.. Peki ya sen?. Sen ne icin
yasiyorsun?. Amacin yok,su haline bak! Bok cuvalindan farkin
kalmamis.. Simdi o'na yaz ve yolla.. Icinden gelen her neyse yaz..
Okuyacak.. Seni daha sık dusunecek ve bu seni daha iyi hissettirecek..
Iyi hissetmen icin o'nun dusuncelerine ihtiyacin var..' sozlerini
bitirdi ve kalemligimden en sevdigim o kursun kalemi uzatti.. Diger
elinde tuttugu saman kagidi uzatarak '-basla!' dedi.. Dolabimda dunden
stokladigim o altili biralara yoneldim.. Arada sirada kullandigim
cakmak ile kapagini actim.. Bir yudumdan fazla sayilabilecek bir
sekilde yudumladim.. Kendi ic sesimle okuyarak yazmaya
basladim..''Yazmayi aksattigim,milletle muhabbete takilip,alkolumu
azalttigim,gozlerimi tv ekranina dikip sacma sapan programlar
izledigim ve dinlemek icin actigim her sarkiyi daha sonu gelmeden
degistirdigim zamanlardi.. Tam anlamiyla kendimi arayis icindeydim
diyebilirim ve gercekten bok gibiydi her gunum.. Sanirim sihirli bir
degnek ile durtulmeyi bekliyor olabilirdim fakat aradigim her neyse
degnek ya da bokta degil,kitaplardaydi.. Belki de filmlerde.. Filmler
harikaydi,ozellikle o izlemekten bikmadigim filmler.. Her replikte,her
sahne de farkli detaylar bulmak,bunlari hafizaya kaydetmek ve uzerine
yorum yapmak.. Siradan yasayamayanlardandim ben bu hayatin icinde..
Daha dogrusu hayatin icinde miydim yoksa kiyisinda mi bilemiyordum..
Gun icerisinde boktan adamlar yari duzenli hayatimin ortasina
siciyorlardi.. Ben,izlemekle yetiniyordum.. Memnun falan degilim bu
durumdan.. Aslinda ben cok seyden memnun degilim.. Gunduzlerin
uzamasindan yanayim bir kac saat fazladan mesela.. Her neyse.. Simdi
yaziyorum iste.. Peki sen okuyacak misin?. Okuyacaksindir yahu,neden
okumayasin degil mi?. Uzatmayalim.. Bunlari okumalisin.. Ben sana
soyleyipte dinletemedigim laflarimi once kafamda tuttum.. En musait
zamanlarda sana anlatmak icin.. Farkettigim bir sey daha vardi ki,o da
beni dinlemedigin ve anlamadigindi.. Sonra not etmeye basladim.. Bir
gun mutlaka sana verebilmek icin.. Belki o gunlerde ki ruh halin ya da
dusundugun her neyse,o dusuncen yuzunden beni anlamadigini saniyorum..
En azindan yazilanlari bugun olmasa bile bir gun okursun.. Okudugunda
beni anladiysan eger anlamamazliktan gelme olur mu?. Yine anlamadin
sanirim.. Ben bu yuzden yazmaya karar verdim diyorum.. Diyorum ki
sarkilar falan kar etmiyor.. Nazim dinliyorum bu aralar.. Guzel
gunlerimiz geliyor aklima,uzerine alinma sakin.. Henüz
yasayamadiklarimizdan bahsediyorum.. Kim bilir belki bir gun.. Hadi
canim oradan.. Seninle ben,biz.. Asla denemeyiz.. Yasli bir insan
oldugumuzda nasil ve nerede olacagiz acaba?. Sen,beni hatirlayamayacak
kadar cok sey yasamis ve bunamis,ben ise bir bakim evinin kosesinde
sandalyede uzaklara bakip dalan o ihtiyar adamlardan.. Cocuklarimiz
geliyor bazen aklima.. Senin ve benim.. Ayri insanlardan
cocuklarimiz.. Asklarimiz.. Ask.. Benden sonrasina asik olacak misin
acaba?. Ben olamadimda.. Olur muyum?. Olurum elbet ya!. Etrafta seni
hatirlatan onlarca kadin varken,mutlaka bulurum beni tipki senin gibi
öpen ve seven..''

12 Nisan 2012 Perşembe

ölememek..

Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamayı seviyordu.. Değer verdiği şeyler
genelde kendisine fayda sağlayacak şeylerdi.. Yani bir filmi sırf iki
bileti tek bilet fiyatına alıyorsa izlerdi.. Boktan bir saç modeli
vardı.. Beyni küçük yaşta akmış olmalıydı,kızlar hakkında ki tek
düşüncesi apış arasıydı.. Et peşindeydi.. Cebinde ki üç kuruşla
yaptığı felsefenin haddi hesabı da yoktu.. Dış görünüşüne özen
gösterirdi ama içi beş para etmezin tekiydi.. Dertli ve yalnız olduğu
dönemlerde arayıp sorardı insanları,mutlu oluduğunda hiç kimse
umurunda olmazdı.. Tanrı'ya dualarında bile her zaman çıkarlarını dile
getirir,bir yolunu bulup üstesinden geldiğindeyse şansına değil de
tanrıya şükrederdi.. Bir gün bambaşka birisiyle karşılaştı..
Karşısında daha önce hiç görmediği kadar zor ve akıllı biri vardı..
Geçmişinde ki tüm sevgililerini öldürebilmiş bir kadın.. Belki de
kadın bile değil daha fazlasıydı.. Kadının fazlası zaten şeytanın ta
kendisiydi.. Ve marka giyinmeyi severdi.. Gücünün yettiğini
süründürür,gözünün gördüğünü ise öldürürdü.. Bu kez kadın da
zorlanabileceğini düşünmüştü.. Aslında beceremeyeceği türden bir adam
değildi karşısında ki ve o'nun için çocuk oyuncağı bile değildi.. Ve
adam daha kadının gözlerine bakıp '-merhaba!' dediği an çuvallamıştı..
Farkına varmalıydı oracıkta ancak doğası gereği bunu yapamıyordu..
'-selam. Ben gabriella.' dedi kadın.. Kırmızı rujuyla kamufle ettiği
silahlarının arasından çıkan bu kelimeler,çoktan adamın damarlarına
enjekte olmuş bir zehire dönüşmüştü bile.. Ve yaklaşık 14 yıldır can
vermeyi bekliyor adam.. Kadın terkedeli 13 yıl olmasına rağmen.. Hiç
unutmuyorum apartmanın merdivenlerinden inerken,hk-33 ün sesini
andıran topuklu ayakkabılarının sesini.. Koşar adım.. Uçarcasına..
Kararlı.. Ve son sözü olan o hoşçakalı..

Çık işin içinden sen!.

Hic yanilmayacagim her gunumun tahmininden.. Bıkmadan yıkılıp
duracagim iste.. Hani o yollar,kafeler falan.. Sana aldigim
jarbelalari da gormemezlikten gelmeyecegim.. Yalan soyleyen dostlarima
da gercegi soylemeyecegim.. Sarhos oldukca sarki tutacagim radyodan
mesela.. Ilk calan hep senin sarkin olacak ve sonra ki benim,sonra ki
senin ve yine benim.. Ama hic bi zaman bizim olmayacak o en guzel,en
sevdigimiz sarki.. Senin gibi kokmayacak hic bir kadin ve
yalnizligim.. Hic gunes,o eskiden dogdugu kadar parlak dogmayacak.. Ve
sevmeyecek hic bir kadin beni.. Yoldan gecenler begenmeyecek halimi..
Deliye vurup vurup gecistirecegim canimin sıkkınlığını..
Dertler,kederler derken yas olacak otuz.. Sen,yok olacaksin.. Beni de
yok edeceksin.. Biz zaten yokuz.. Yokluktan hiclige gecip bir muddet
orada kalacagiz.. Ben yine satirlarima ilikleyip yalnizligimi bir
kadeh sarapta kelime arayacagim.. Sisenin dibinden cikacak o minik
insanlari bekleyecegim sabahlara dek.. Kisa cumleler kuracagim
fazlasiyla,uzunlari uzanamasinlar diye sana.. Ve tukenecek herseyim..
Kaybedip kendimi ankara caddelerinde bulmaktan korkuyorum seni.. Ne
yapardim seni yarin eskisehir'de gorsem.. Koseyi dondugumde seninle
denk gelsem.. Ahh tanrim!. Koru beni bu acidan.. Yalvaririm bana biraz
daha yalnizlik ver.. Ver ki seni anlayabileyim.. Korkuyorum yine bir
baska kadinin askindan gebermekten.. Satirlarim bitti.. Sarapta.. Sunu
okuyan adam bir kadeh sarap getirse bana.. Az da laflasak..
Safsatalardan da olsa konussak.. O sikayet etse okulundan,hayattan
veya isinden.. Ben cikarsam o'nu isin icinden..

5 Nisan 2012 Perşembe

Yalnızlık; Perde Bir Sahne İki

Bana seni sevmiyorum artık derken yalan söylüyordu.. Bunu anlamak için o'nu tanımak yeterliydi.. Gözlerini yalan söylediğinde hep farklı noktalara çevirir,elleriyle de konuşmalarını tamamlardı.. Ne olduğunu ve neden bu hale düştüğümüzü anlayamadığım günlerdendi.. O en çok acı çektiğim ve kendimi alkole verdiğim günlerden bir hafta içi.. Çarsamba.. Akşama doğruydu buluştuğumuzda ve şehrimin sıcak yaz akşamlarından birini daha beraber yaşıyorduk.. Ama konuştuklarımız sonbahardan farksız,gri ve sarı tonlarla yüklüydü adeta.. Sanki bir kasım soğuğu ve yağmuru gibi.. Sözleri çarptıkça yüzüme,gözlerim ıslanıyordu.. Ve ben o'nu hala seviyordum.. O bunu biliyor,bunun avantajını kullanıyordu.. Bu kadarını beklememiştim doğrusu,böylesine plastik,böylesine soğuk.. O tüm vazgeçmişliğiyle beni kendinden itmeye çalışırken,ben bir uçurum kenarında düşmeye meyilli yalnız bir adam gibiydim.. Son sözlerimi hazırlarken içimden '-hayatın kıvrımlarında kaybolabileceğimizi hiç düşünmemiştim.. Sonunda bizde bittik.. Yitirdik bizi.. Benliğimize yenildik.. Koca koca hayallerimizi hüzünlerle doldurduk,böyle olmamalıydı ama böyle oldu.. Şimdi zaman nasıl ve nerede geçer bilmem ama saatin tik takları bizi ayrı kara parçalarında,ayrı zaman dilimlerine götürecek.. Ben seni,seni kimsenin sevmediği gibi severken.. Unutmak uğruna elimden gelen ne varsa yapacak ve elime gelen her kadında seni bir adım daha gerime iteceğim.. Balkonu olmayan o evimizde içtiğim her rakıda bambaşka kadınlara kadeh kaldıracağım..' cümlelerini bitirdiğinde bana '-ne düşünüyorsun?' dedi.. Tüm bu düşüncelerim bir anda yerle yeksan olmuştu.. Birilerinin düşüncelerime
hakim olduğunu tahmin ediyordum.. Evet palyaçolar.. İçimde o neşeli günlerden kalma palyaçolar vardi ve benim bu kadını üzmemem gerektiğini ima ediyorlardı.. Tüm bunları üç ya da beş saniyede hesaplamıştım.. Akabinde nefesim kesilmiş bir halde '-seni seviyorum' dedim.. Son kez sarıldık ve arkasina bile bakmadan oradan uzaklaştı.. Yerin yarıldığını,içine girdiğimi saniye saniye hissediyordum.. Geleceğimin planları,hayalleri ve hatta çocuklarım bana kıçını dönmüş gidiyordu.. Dahası aşırı yalnızdım.. İşte o an!. Yaşadığım,bir adamın terk edilişinden fazlasıydı..

26 Mart 2012 Pazartesi

bunu yazan,o'nu yaşadı..

Parçalanmaya başladığımı hissettiğim zamanlardan birindeyim yine..
Yaşadığım her neyse,gerçekten etkisinden halen kurtulamadığımın da
farkına varalı uzun zaman olmuştu.. Sandığım bir çok şeyin fazlasıyla
yüzleşmekten korkuyordum.. Zira en korkulu anlarım da hep
yalnızlıklarımdı.. Kötü günlerdeyim kadın!. Beni anlayabileceğini hiç
sanmıyorum.. Kitaplar arasına sıkışmış cümlelerim var.. Bir araya
getirmek içinse,gözlerine,biraz şaraba ve o eski tatları andıran
şarkılara ihtiyacım var.. Aslına bakarsan uzak değilsin bana.. Mesela
her sabah aklımda uyanıyorsun sen.. Dilimde ismin.. Çoğu zaman
dostlarımla lakırdını da yapmıyoruz değil hani.. Fakat şimdi çıkıp
bana gelsen,söyleyeceklerim içimden gelenler değil,dilime gelenler
olur.. Bilirsin biz yazanlar hep yalan söyleriz.. Yalanlarımız aslında
sizin yalanlarınız.. Yalan söylemekte başka bir meziyet gerçektende..
Bu konuda en başarılısı da sendin kadın!. En fiyakalı yalanlarını
bana,gözlerime baka baka söylerdin.. Hani o gece şarap içerken...
Neyse.. Girmeyeceğim bu konulara daha fazla.. Seni de sıkmak,kırmak
istemem artık.. Çünkü bir kadın ne kadar kırılabiliyorsa,ben seni o
derecelendirmenin bir kaç kat fazlasıyla kırdım zaten.. Bunları
okuyacağını da sanmıyorum ama eğer bir gün karşılaşırsak bir
yerlerde.. Sana daha önce hiç söylemediğim gibi söyleyeceğim
sevdiğimi.. Hayal kırıklıklarıyla dolu bakışlarımla,şimdi şu an buraya
yazdığım gibi,harflere ve kelimelere kadar kırıntılanmış kalbimle,seni
seviyorum.. Seni en çok seven adam..Eskitilmiş sevgilin..Sevgiyle
kal..

18 Mart 2012 Pazar

Adam..

Yağ,pas içinden çıkıyor..
Üzerinde mavi tulum..
Maviliği görünmeyen siyah kirden..
Akşam olunca yola düşüyor..
Başı önde,yakaları kaldırmış..
Elleri cepte,sırtı kambur..
Fırın,bakkal,manav evden önce..
Biraz peşin,biraz veresiye..
Kapıyı tıklatıyor,kapı açılıyor..
Sıcak bir '-hoşgeldin!'..
Sonrası guzinede çorba..
Adam oluyor adam..
Sofrasına ekmek..
Hanesine erkek..
Oğluna yürek..
Adam gibi adam oluyor..

11 Mart 2012 Pazar

yalnızlık ve handikap 4..

Tüm bu oyunları düzenleyerek günlük yaşantıma sokabilecek kadar büyük
bir prodüksüyona sahipti.. Öyle ki yıllar önce yalnızken izlediğim bir
filmi vizyona sokabilecek kadar da marifetliydi.. Belki de hepsi benim
uydurmamdı.. Kim bilir.. '-şimdi eğer istersen hesaplaşmalarımızı
bitirp,sana yol gösterme faslına geçelim..' dedi.. Hiç şikayet etmeden
kabul ettim.. Çünkü çok boktan günler geçirmekteydim ve son yedi aydır
hayatımda güzel sayılabilecek herhangi bir gelişme de yaşanmamıştı..
Aldığım her nefesin beni gün ve gün boğduğu gerçeği ise canımı sıkan
en boyük sorunumdu.. Hiç bir kadın buna çare olamamıştı..
Dostlarımda.. '-öyleyse başlayalım.. Sen düşün ve ben de
uygulayayim..' diyerek gözlerimi jarbelalara diktim.. '-benimle
gel,önce seni buradan uzaklaştırmalıyım.. Zira bu sokaklar ve bu
mekanlar sana ilmek ilmek geçmişi montajlıyorlar..' '-peki nereye
gidiyoruz?.' Kararlı adımlarla ara sokaklara doğru ilerliyorduk.. Tek
yön bir sokağin,sağdan üçüncü ya da dördüncü arasından girdik ve içi
bej döşemeyle kapli 76 yeşil bir mercedes'in başına vardık.. Ben bu
bebeği incelerken, '-atla haydi!.' dedi.. Şoför koltuğuna ben
geçmiştim.. Doğrusu böylesi eski model bir araca ilk kez binmiştim..
Kadranlarıyla,kaloriferleriyle ve direksiyonuyla tam bir şaheserdi..
Eli radyoya gitti.. Yine eski bir şarkı çalıyordu.. İsmini ve
sözlerini ezbere bilmediğim ama çok önceleri sıkça duyduğum bir
şarkıydı.. '-sür evlat,şu an nereye gitmek istersen oraya sür..' Ve
şehrin trafiğine kıvrılı vermiştim.. Adeta bir zaman makinesinin
makinistiydim.. Herşey benimleydi o an.. Ve bu his uzun zamandir
hissetmediklerimdendi.. Planladığım bir şey miydi bilmiyorum ama
kendimi Eskişehir'in tüm barlarının bulunduğu o sokakta bulmuştum..
Gördüğüm ilk boş yere aracı park ettim ve araca nazır bir bar'a
kendimi attım.. O,suskun ama bir o kadar da net bakışlarla sadece beni
izliyordu.. Menüye bakmadan siparişimi verdim.. '-bir ellilik ve beyaz
leblebi..' Garson masadan ayrıldığı an suskunluğunu bozdu '-işte bu
evlat... İşte bu!. Senin eksiğin hissedemediklerini hissetmeye
çalışmak ve başarmak..' Haklı olabilirdi,hatta çok fazla haklı
olabilirdi.. Biram ve beyaz leblebilerim geldiğine göre benim de biraz
edebiyat yapmam gerekirdi.. Ben hep edebiyatı bu malzeme ve mezelerle
yapardım.. Bir çok kadına yazdıklarımı da bunlar sayesinde yazmıştım..
'-ben artık neşemi yakalamak istiyorum üstad,sen bana bu konuda
yardımcı olabilirsin.. Ama yardımcı olamayacağını düşündüğüm konular
var.. Ve kafamda bir çok paradoks.. Tüm bunlara bir çözüm üretebilir
misin?.' Şaşkın bir şekilde bana bakıyor,neyi kastettiğimi
anlamamışcasına ve sinirli bir tavırla elini cebine götürdü.. Yine o
gizemli not defteri.. Gerçekten içinde ne olduğunu merak ettiğim ve
tek tahminim,benim geçmişte hergün yaptıklarımla alakalı bir kayıt
defteriydi o.. '-yazmak evlat.. Yazmak.. Senin tek kurtuluş yolun bu
olacak.. Seni zorlayan,seni rahatlatan girmek istediğin ve çıkmak
istediğin herşeye kapı açacak olan bir yol bu..' Yine haklı olma
ihtimali en az önümde duran soğuk bira kadar net ve gerçekti.. Ve sen
içinde ki küllenmişliklerden kurtulurken,ben dışa akıtamadığım lavları
kağıtlara akıtmaya,satırları yakmaya karar verdim.. '- peki üstad!.
Ben varım!. İçimde sakladıklarımı kalemle parçalayalım..' Bakışlarımı
kaçıramaz olmuştum.. Akşam üzerinin o güzel turuncumsu güneşi,76
mercedes'i yalarken..

10 Mart 2012 Cumartesi

Kül ve Mezar..

Paramparça şimdi o ettiğimiz dualar..
Bir nehrin kıyısında yakıldı,baş başa kalışlarımız..
Külleri serptiler aynı nehire..
Bir kaç kendini bilmez inananlar tarafından..
Alenen sövdüler bize..
En çok koyan da senin o gidişin oldu..
Dönüp ardına bakmadın bile..
Bir devri bitirip,gömdün tarihe beni..
Şimdi toprağımın üzerinde geziniyor..
Bir kaç sarışın kadın..
Ve suskunluğum huzurumdandır..
Karanlık lakin gayet ferah bu mezar..

6 Mart 2012 Salı

yalnızlık ve handikap.3..

Siyah perdelerin arasından süzülen ışık huzmesinde uçuşan tozları
görüyorum.. Uyanmıştım.. Mart 1 olmuştu.. Sensiz geçirdiğim bir ay'ı
geride bırakırken,nasıl geçireceğimi bilmediğim yeni bir ay daha
başlayalı 14 saat geçmişti.. Baş ucumda boş şarap şişesi,içinde yine
bir kaç izmarit.. Bu yeni ay dediğimiz zaman diliminin ilk günüydü..
Yeni bir şeyler yapmalıydım.. Ama bunu düşünecek kadar
radikal,yapamayacak kadar da tembeldim.. Önce battaniyeyi attım
üzerimden,ağır ağır kalktım çıktım yataktan.. Hareketli bir müzik
açtım telefonumdan.. Herşey güzel gidiyordu.. Mutfağa geçip ufak bir
sandviç hazırladım.. Meyve suyu.. Odama geri döndüğümde,şaşırmadım o
beni bekliyordu.. Yüzünde garip bir gülümsemeyle.. Ne olduğunu
soramadan bir silah çekti.. Çektiği gibi ateşledi.. Yere
düştüğümde,yatağımda bir anda sıçradım.. Gerçekten uyanmıştım.. Kan
ter içerisindeydim.. Bir kabustu bu.. Etrafıma baktığımda,karanlık
sayılabilecek odamda siyah perdelerin arasından süzülen ışık
huzmesinde uçuşan tozları görebiliyordum.. Ve saat 14.oo,mart 1
olmuştu.. Sensiz geçireceğim bir ayın ilk gününe bu şekilde uyandım..
O,başucumda sakin bir şekilde beni izliyordu.. Çok sakin,çok mutlu
görünüyordu.. Ama gülümsemiyordu.. Belki de ben farkedemiyordum
gülümsediğini.. Hiç gülümsemiş miydi ki?. '-günaydın!. Kötü bir rüya
gördün sanırım.' dedi.. Bir an gerçekten hiç bir şey bilmediğini
düşünmüştüm.. '-evet,çok kötüydü.. Bir kabus.. Aynı saate ve tarihe
uyandığım,silahlı saldırıya uğradığım bir kabus!' dedim..
'-biliyorum.. Bunu yapmak zorundaydım.. Pek uyanmaya niyetin yoktu'
dedi.. Tüm dikkatimi çekmekle beraber,beni endişelendirmeye
başlamıştı.. Fötr şapkasının altında nasıl bir beyin taşıyor
olabilirdi.. '-haydi hazırlan!. Bugün çok yoğun bi gün olacak.' dedi..
Sormaya cesaret edemeden kalktım ve hazırlandım.. Dışarısı oldukça
soğuk olmalıydı.. Sımsıkı giyindim ve çıktım.. Hemen sağ tarafımda
bana eşlik ediyordu.. Acaba o'nu benden başka gören oluyor muydu?.
Durakta bir tek biz vardik.. Bekliyorduk.. Ve çok geçmeden gelen
minibüse bindik.. Bir müddet sonra şehrin merkezine indik.. 'nereye
gidiyoruz?.' diye sorduğumda cevap vermedi.. Sanırım benim karar verip
gideceğim yeri tahmin edebiliyor hatta o'nun da beni götürmek
isteyeceği yer,benim o'na sormadan gideceğim yer olduğunu biliyordu..
Kendimi bir sinema salonunun önünde buldum.. Oldukça kalabalıktı..
Yeni bir film.. Afişlere göz atarken hala aklımda aynı soru vardı..
Acaba benden başkası o'nu görebiliyor muydu?. Gişelere doğru
ilerlerken arkamdan biri bana sesleniyordu.. İsmimi söylüyordu..
Arkamı döndüğümde eski bir tanıdığım adam bana doğru geliyordu.. Ufak
bir tebessümle onu selamladım.. 'naber nasılsın?. Yalnız gördüm seni.'
dedi.. O an çok şaşırmıştım.. Oysa yanımda hemen sağ tarafımdakini
görmemişmiydi?. 'bugünlük böyle oldu' diyerek konuyu kestirip
atmıştım.. Sinema da çalıştığını söyledi,bilet ve film konusunda
yardımcı olabileceğini,numarasını,nerede oturduğunu ve o'nu nerede
bulacağımı söyleyerek uzaklaştı.. Evet.. Buradaydım neden geldiğimi
bilmeden.. 'seni dinliyorum,susacakmısın yoksa gidip sızana kadar
içmek için arkadaşıma gideceğim.' dedim..'-dur bakalım.. Acele
etme,onuda yapacağız ama önce bir film izlemeliyiz' dedi.. Ben
filmleri sinemada izlemeyi sevmezdim ki.. En son gittiğim filmde 'bir
avuç deniz' di.. O'nu takip etmemi söyledi.. Yaklaşık 8 afiş yan yana
idi.. O,5.sirada ki filmi işaret etti.. 'sonsuzluk ve bir gün'..
Oyuncular pek ünlü değillerdi,doğrusunu söylemek gerekirse,daha önce
hiç bir filmde de görmemiştim bu yüzleri.. Gişeye gidip biletimi
aldım.. Salon 5.. Koltuk 13.. 17.3o seansı.. Büyük boy kola alıp
salona girdim.. Filme 1o dakika vardı.. Ve salon bomboştu.. Hiç soru
sormadım.. Konuşmadım.. Düşünmedim.. Sadece filmi merak ediyordum.. O
kadar.. O sağımda 14 numaralı koltuktaydı.. Ve gözleri perdedeydı..
Işıklar söndüğünde,birden yüksek sesle giren bir müzik rahatsız edici
bir şekilde salonu çınlatıyordu.. Bu müzik.. Daha önce duymuştum
sanki.. Ama yabancı sözlere sahipti.. Sirtakiydi bu.. Şu yunanlıların
geleneksel müziği.. Evet,o şarkılardan biriydi.. Perde de film
başlamıştı.. Giriş sahnesinde,daktilo başında oturan bir adam,sahile
bakıyordu yalı tarzı evin balkonundan.. 3 küçük çocuk denize koşarak
giriyorlardı.. Ve konuşmalarında zaman kavramını tanımlıyorlardı..
Zaman onlara göre 'sahilde iskambil oynayan bir çocuk'tu.. Ve bu filmi
izlemiştim ben,peki nasıl oluyorda halen gösterimde olabiliyordu..
Birden ses kesildi ve görüntü gitti.. '-bu kadar yeterli mi?.' diye
sordu.. Hiç bir şey anlamadığım halde başımı sallayarak onayladım..
'-öyleyse kalk gidiyoruz.. Daha çok yapacağımız iş var.. Seni bir
kadına götüreceğim.' diyerek beni kolumdan tutup kaldırdı.. Boktan bir
mart ayı geçireceğimi daha ilk günden anlamıştım.. Sanırım o,beni
geçmişimle yüzleştirecekti.. Peki ama bunu benim iyiliğim için mi
yapıyordu?. Yoksa neden bu hale geldiğimi anlatmak içinmi
bilemiyorum.. Dışarı çıktığımızda hava oldukça soğumuş,şehre kar
yağmaya başlamıştı.. Köşe başında ki dükkanda çiçekçi,vitrine yeni
gelen jarbelaları diziyordu.. Ve hepsi kırmızıydı.. Sanırım tüm bunlar
o'nun planladığı bir oyundu.. Ve ben zincirlenmiş bir şekilde,bu
oyunun başrolündeydim.. Canım yana yana hem oynuyor,hem de
izliyordum.. Yapabildiğim en iyi şey yazmaktı.. Ben nefes alır gibi
yazıyordum.. Hepsi buydu..

5 Mart 2012 Pazartesi

Sen ve Diğer kadınlar..

Bir kadını çok mutlu edebilirsiniz..Bir kadini çok üzebilirsiniz..Ama
bir kadını üzdükten sonra asla mutlu edemezsiniz..' boş sayfanın en
üst bölümüne böyle bir giriş yaparak bekliyorum ilham denen şeyi.. Bu
ilham acaba nasıl bir şey?. Bok gibi mi? Ya da susuzluk?. Geldiği an
da becerebilmeli miyiz kabiliyetimizin yönlendirdiği alanda,elimizden
geleni.. Ve her seferinde daha iyisi için uğraşmalı mıyız?. Ben öyle
düşünüyorum.. Peki ya sen?. Senin fikrin var mı tüm bu safsatayla
alakalı?, Mesela daha iyi bir adamı,daha fazla sevmek gibi.. Senin de
hayata dair planların,düşüncelerin var mı?. Yoksa bir tren seferinden
farkın yok mu?. Validenin yaşadığı gibi,ya da büyük annenin yaşadığı
gibi,hatta büyük büyük annenin yaşadığı gibi,bir iş için
uğraşırken,bir adamla evlenip,çocuğuna mı bakacaksın?. Tüm
emeklerin,okulun için harcadığın zamanı yok sayıp,kocana
yemekler,çocuğuna mamalar,evin için market ziyaretleriyle mi
yaşayacaksın?. Peki ya o adam? Sevebilecek mi seni?. Ne kadar sevecek
ya da?. Seni sevdiğini,beğendiğin bir elbiseyi,ayakkabıyı alarak mı
gösterecek yoksa ne kadara mal olacağını sorarak,komidinin üzerine
karşılığından fazlasını bırakarak sana saadetini mi sunacak?. İş
dönüşünde akşam yemeğinden sonra güzel bir film keyfi sürüp,yatak
odasına geçtiğinizde hayvanca sevişerek mi gösterecek sana olan
tutkusunu?. Yanında horlayarak mı uyuyakalacak?. Hayat hakkında
konuştuklarınız?.Ev kirası ve çocuğun masraflarıylamı sınırlı
kalacak.. Ahh benim 5.mevsimim.. Sen bunları hak etmiyorsun.. Sen gri
bir hayatı,sadece mobilyaları dışında,hayatında hiç bir renk olmayan
bir kadın profilini de hak etmiyorsun.. Sen en güzel geceleri,en güzel
sözlerle,akşam yemeklerinden sonra içilen şaraplarda ki o hayat
sohbetlerini,sabah kahvaltılarında ikiye bölünen kesmeşekerli,çaylı ve
müzikli mutfak atmosferini hak ediyorsun.. Ahh 5.mevsimim.. Sen bir
aşığın sana olan aşkını ve tutkusunu hak ederken,hak etmediğin bir
şekilde unutulmayı hak ediyorsun.. Ölümünün bilmem kaçıncı
yılında,seni sevgiyle anıyorum.. Seni hala sevmekle
kalmayıp,masalımızı özlüyorum.. Seni her kelimemin sonunda görur gibi
oluyorum.. Biliyorum,sen benim sol yanımdasın hep.. Orada kalacaksın..
Ama şimdi sağ yanımda ki kadınla yatmam lazım.. Sana dokunamadığımı
biliyorsun.. Seni andıran kadını bulana dek,tüm kadınları
deneyeceğim.. Ve kimseye senin gerçekten var olduğunu
söyleyemeyeceğim.. Sevgiyle kal..

4 Mart 2012 Pazar

izmir..

Sensiz şehirden kaçıyorum.. Hiç gitmediğim bir büyük kentin,denize
nazır semtinde,tam pansiyonlu,duvarları işlemeli kağıtla kaplı,londra
vari bir otel odasındayım.. Yazıyorum.. Sana akıtıp satırlarımı..
Sensizliği hiç yaşamadığım bu şehrin ilk ışıklarını karşılıyorum ve
ilk kez sensizliğide yaşıyorum bu şehirde.. Dalgaların falezlere
vurdukça çıkan sesi duyuluyor rahatça.. Gramafonda 'renato carosone'
var,az cızırtılı.. Ve bir çanta dolusu boş sayfa.. Sigara içiyorum..
Kızdığın şekilde odayı dumanaltı ediyorum.. Kimse karışmıyor halime..
Kimse tırı vırı etmiyor.. Cama vuran bir kaç damla yağmur damlasından
başka tıkırtı çıkaran da olmuyor.. Arada çıkıp camdan bakıyorum..
Pervaza dirseklerimi yaslayıp dışarısını izliyorum.. Bir kaç hayat
kadını pazarlıyor kendini.. Bir kaç mendilci çocuk,utangaç
sırıtmalarla onları izliyor.. Yavşakça yanaşan araçlarda neon
ışıklar,ıslak caddeyi parlatıyor,sarımtırak sokak lambasıyla
birlikte.. Dalgalar köpürüyor.. Derken seni koyuyorum o manzaraya..
Dalga oluyorsun.. Kalbimin,beynimin çeperlerine olanca gücünle vurup
kuduruyor,köpürüyorsun.. Doymuyorsun beni ıslatmaya.. Sokak lambası
oluyorsun karanlıgımı bölüp.. Bir mendilci çocuk oluyorsun ibnece ve
üç kağıtçı.. Bir hayat kadını oluyorsun.. Bir orospu,bir fahişe.. Para
nereden çıkarsa oraya oturuyorsun.. Hadsiz.. Sinirlerimi hoplatan
düsüncelerim oluyorsun.. Susuyorum..Konuştukça batıyorum çünkü..
Duygularım,hislerim.. Aklımın alabildiği herşey oluyorsun,bu otel
odasında beni parçalıyorsun.. Sebebim oluyorsun.. Kaleskana
biniyorsun.. Çevremde turluyor,başımı döndürüyorsun.. Herşey oluyorsun
da bir tek benim olamıyorsun.. Ben engelliyorum seni ben!. Sen olmak
istesende olamazsın ki zaten.. Ama şimdi gözlerin olsa şu kanepeden
seyreden.. Komidin üzerinde eşyalarının dağınıklığı.. Bir kaç
plak,çokça 'zeki müren'.. Konuşsan benimle,anlatsan.. Anlattıkların
safsata da olsa anlatsan.. Tevazzuh etsen ortalığı.. Su boğuk,bordo
renkli odayı.. Bir de şu koyu yağmurlu izmir sokaklarını.. En
kalenderiye insanlar var bu gece burada.. İşte tam şurada.. Bir kaç
kalem,bir kaç dolu sayfa ağzına kadar tıkıştırılmış sözcüklerle.. Ve
sona ersin artık,kessin sessizliğini,tüm alt yazılarını.. Bu sert
pornogrofik hayat..

karanlık..

Gariptir ki bazı şeyler hiç değişmiyor.. Ben de her zaman ki gibi
devam ettim aptalı oynamaya,ailenin seni ne kadar değiştirdiğinin
farkına varamadan.. Her şeyin bir anda ne zaman değiştiğini tam olarak
hatırlamıyorum.. Sadece değiştiklerini biliyorum.. Bir an,bana
hiçbirşey dokunamaz diye düşünürken,bir an sonra,nasıl olduysa,kalbim
yerinden çıkmış ve bütün etkilere maruz kalabilecek bir halde.. Seni
sevmek hayatımın en içten yoğun ve acılı deneyimiydi.. Hatta neredeyse
dayanamayacağım kadar çoktu.. Kendi adıma,seni dünyadan kormak için
bir yemin ettim.. Seni en çok kıranın ben olduğumu fark etmeden..
Düşündükçe benim de kalbim kırılıyor.. Genel olarak,seni,benim
hakkımda gururla konuşurken düşünemediğim için.. Zaten nasıl
yapabilirsin ki?. Ben yetişkin vücuduna sahip bir çocuğum,herşeyi
umursuyor ve hiçbir şeyi umursamıyorum.. Düşüncede soylu ama aksiyonda
zayıf bir adamım.. Artık bir şeyler değişmeli.. Kararıyor,görmek için
çok karanlık..

21 Şubat 2012 Salı

Bize dair..

Umut besledim.. Biz için.. Suskunluklar vardı.. Fotoğraflar olacaktı..
Bizli.. Bazen dijital,çoğu kez tab edilmiş.. Kelimeler yarattım
heybemde.. Tüm anları yazılarımla ölümsüzleştirecektim.. Tüm yalak
kadınlara inat,kızıllıgın yaracaktı bu şehrin caddelerini..
Yolculuklar.. Uludağ kah izmir,kah istanbul.. Ortak şarkılarda,farklı
nakaratlar bulacaktık.. Ben kendimi objektifinde,sen kendini
cümlelerimde,biz kendimizi şarap şişelerinde sirkeye basacaktık.. Kış
gibi kokacaktık.. Kırılan buz sesleri,kekikli makarna tadında.. Sigara
kokusu boynun,anason tadı dudaklarım olacaktı.. Karın boşluklarımız
değecekti birbirine.. Sıcak.. Yumuşak,naif.. Ta ki sen sövene,bıkana
dek.. İşte öyle.. Fırlattım vapurun kıçından denize sana dair
umutlarımı.. Peşinden gitti sadece bir kaç martı..

19 Şubat 2012 Pazar

Rakı..

Balkonu yoktu evinin..Salonunda içerdik rakıyı.. Her meze ayrı anı..
Suyu az tüketirdim.. Sen,her kadehe iki bardak.. Aşktan söz
ederdik,meşkten.. Ne yapacağımızdan bahsederken sen,unutuverirdim
gelmiş geçmiş tüm kadınları.. Bi orospu kokusu gelirdi burnuma o an
işte.. İşte o an.. Piç olurdu hüküm giydirdiğin kalbim.. Bir de
seviştiklerim var,hiç sevmeden daha.. Neden diye düşündüğümde cevabı
da yok lan.. Sahi neden?. Hiç güzel değillerken.. Sanırım nefsim..
Evet.. Peki onlar?. Onlar neyin peşinde?. Sen neyin peşindeydin?. Sırf
sevişmek için mi aşk yaşadık acaba?. Bu kadar basit olmamalı.. Gerçi
seninle sevişmekte hiç basit bir cinsel eylem değildi keza o
sahneler.. Neyse.. Diyorum ki içemem ben bu mereti,olmadan mısır
ekmeği,olmadan haydari..

18 Şubat 2012 Cumartesi

yalnızlık ve handikap 2..

'öyle güvenmeyi beklersen güverteyi çürütürsün.. bir aşkın ortasında
alev alev turlamak varken yelkenleri açmak rüzgara,bir aşkın avcuna
düşmek ve kalakalmak tek başına o aşkla başbaşa.. Ve sonsuz mavilikte
ki hayat,bir rota..izlemek gerek,düşmek peşine.. Sonunda bir
liman,beklerken seni öyle yada böyle.. Üzeri toprakla örtülü,kapalı
karanlık bir limandır bu.. Ne gerek var şimdiden batırma güneşi..'
diyerek başladı sözlerine.. Dahası vardı ve biliyordum
söyleyeceklerini.. O'nu anlıyormuş gibi rol yaparak değil,gerçekten
anlayarak dinliyordum.. Masa lambası altında yanan sigarasının dumanı
olağan beyazlıgıyla karmaşık ve bir o kadar da mitolojik şekiller
çıkarıyordu.. Uzun süre sustuk.. Nefeslerimizi dinledik.. Az önce
kopan fırtınadan epey etkilenmiş olmalıydım.. Daha önce hiç bu kadar
sakin düşündüğümü sanmıyorum.. Elimde ki bira şişesinin kağitlarını
tırnaklarımla kazımaya başlamıştım.. Kafamda ki o kutsal kelime
kaynağını zorluyordum.. Birşeyler türetmeliydim.. Birşeyler icad
etmeliydim.. Ama aklima tek bir kelime bile gelmiyordu.. Bitmeye mi
başlamıştım?. Yoksa bir kadın mı düşünemiyordum.. Tüm içsel
çalkantılarımla kıvranırken birden gözüme takıldı o kitap.. 'sevda
sözleri-cemal süreyya'.. Loş ışıklı odaya,içime,gözlerime hatta
ikimizin üzerine güneş doğmuştu adeta.. 'biliyor musun?. Aslında o
kadar da vazgeçilmez değilmiş o!. Ve o kadar da fazla sevmemişim..
Benzetmişim o'nu hayalimde ki kadına.. Benzetmişim işte,nasıl diye de
sorma sakın!. Mesela uyurken izlerdim onu bazen.. Kirpiklerini bir
kadına benzetirdim.. Geçmişimde ki bir kadına.. Dudakları sonra.. O an
öpsem,benim öptüğümü bile bilmeyecekti.. Ve sırtımı dönerdim o'na..
Uyuyakalırdım.. Aklıma gelen tek şey,yarın bu evde mi yoksa kendi
evimde mi kalmak istediğimdi..' Bu kez susma sırası yalnızca
ondaydi.. Sigarasını dudaklarına götürdü.. Tedirgindi.. Ve telaşlansa
da belli etmiyordu.. Yalnız olmadığım zamanlarda da kendisinin
farkında olduğumu anlıyordu.. Bundan sonra nasıl bir plan yürüteceğini
doğrusu çok merak ediyordum.. Burnuma pis kokular geliyordu.. Yeni bir
bira daha açtım.. 'peki ama neden böyle olmak zorunda ve sen,neden
burda olmak zorundasın' dedim.. Sanki hatamı bekleyen bir satranç
ustası gibi hemen hamlesini yaptı.. 'işte bu yüzden' dedi.. 'işte bu
yüzden buradayım ve sende sırf benim burda olmam için yaşadın onca
kadın hikayelerini..'.. O gizem dolu not defterini çıkardı
pardesüsünün cebinden.. İlk sayfalardan değil de,daha önce
işaretlediği bir yerden sayfa açtı.. Kaşlarını kaldırarak 'bak,bu da
senin bir hikayen.. Çok sarhoş olduğun bir günmüş,ve o da baya
sarhoşmuş.. Daha evvel sorduğun bir soruya verdiği yanıttan oldukça
şüphelenmiş ve o'nu hep içinde saklamışsın.. İşte bugün de aynı soruyu
tekrar etmiş ve gerçekten şüphelerinin yerinde olduğu kanaatine
varmışsın.. Sen bir düzenbazı sevmişsin..' gerçekten kanım donmuştu..
Zira bu konudan daha önce hiç kimseye bahsetmemiştim.. Nasıl olduğunu
anlamamış ve soramamıştım.. Başımı öne eğdim.. Oda da voltaya
başladım.. Duvarımda ki tamamlanmış puzzle'abakmaya başladım..
Yüzlerce bira şişesinin resminden oluşan bu minik 1ooo parça,sanki
bizi tamamlamıştı.. Çok sessizdi ve ben bundan hiç hoşlanmamıştım..
Radyoyu açtım.. Frekansı hiç önem taşımayan bir radyo kanalı işte..
Arabesk müzik çalan bir radyo kanalı.. Şarkının üzerine durmadan
anonsa yapan dj'in çalıştığı bir radyo kanalı.. Onlarca pezevenk ruhlu
yalnızın mesaj attıgı boktan bir radyo kanalı.. Sonra pencereye
yöneldim.. Perdeleri açtım.. Sokak lambası odaya ışıgını
dağıtıyor,altında da poşetlerce çöp yatıyordu.. Kar ve soğuk..
Dısarıya baktığımda gördüklerim,bir adamın yalnızlığından daha
sıcaktı..

13 Şubat 2012 Pazartesi

bir kadının yalnızlığı..

Bi kadin dusun.. Yapayalniz.. Terkedilmis.. Ama oyle bi kadin ki..
Tanridan daha yalniz.. Belki de tanri.. Kendisi farketmemis.. Ve
aldatilmis.. Aldatmak iste.. Bilirsiniz.. Belki de bilmezsiniz..
Nereden bilebilirsiniz ki?. Sacma iste.. Ve kadin.. Sonucta yalniz bir
kadin.. Ve yalniz bir kadinin ne kadar tehlikeli oldugunu da
bilirsiniz.. Evet bunu bilirsiniz.. Icmez bu yalniz kadin.. Ve sarhos
olmaz.. Olmaz ama zaten sarhostur yalnizliktan.. Ve bu siktigiminin
sehrindedir iste.. Ve yine bilirsiniz bu sehrin gecelerini.. Iki
kisinin yalnizligini paylasamadigi geceleri.. Iste o gecelerden
birindeyiz.. Ve ezgi.. Tum sessizligiyle.. Coktu bu yalniz geceye.. Bu
ufak geceye cok sey ilistirmistik.. Iki yalniz.. Iki yalnizken yanyana
olmamiz bile sacmaydi.. Sorularim olmadi o'na.. Soramazdim da zaten
cesaretim yoktu.. O,anladi ve anlatti.. Kelimeler doktu cumleleri
icin.. Belli ki ozlemisti yazmayi.. Yazmak degildi belki de ozledigi..
Bir adam.. Haketmeyen ozlenmeyi ama dibine kadar ozlenen bir adamdi
iste.. Ve bu adami ozleyen kadinin yanindaydim bende.. Sadece izliyor
ve dinliyordum.. Cok cekiciydi soylemleri.. Bir kadinin aska ve
ozledigine soyledigi sozleri dinlemek.. Ve bunu gece yarisi yapmak..
Biraz alkol vardi bunyemde.. Kulaklarimda sesi.. Hic bitmeyen o
doganin en dogal sesi gibi.. Zamani nasil harcayabildigini gosterdi
bana.. Harcayabiliyordu.. Harcanabiliyordu.. Herseyi yapabildigi ve
yapabilecegi bir askti elinden dusurdugu.. Bulutlarin arasindan yere
cakilan hayalleri ayaklarina batana dek uzulecekti.. Uzulmemeliydi
bence.. Cunku o gercekten gozlerine yalnizligi yakistirmisti.. Ve
yalnizliga yakismisti.. Yalnizliga yakisanlar uzun sure yalniz
yasarlar ve bir gun yine o gunese dokunurlar.. Hele bir kadinsa bu
bahsi gecen.. Bir yalniz gecede,bir yalniz adama anlatilan,bir kadin
yalnizligi..

10 Şubat 2012 Cuma

yalnizlik ve handikap.1..

Yerinden kalkmadi bile.. Beni kaale almiyordu artik.. Anlasilan o
ki,bir daha da almayacakti.. Bir süre bekledim.. Baya bir süre
bekledim.. 1 saat kadar bekledim.. Beklenmemesi gereken bir seyi
bekledim.. Sonunda başarmiştim.. Dikkatini çekmiştim.. 'defol burdan'
dedi.. Kisik bir ses tonuyla.. Duymamazliktan geldim.. Yavaşça ayağa
kalkti.. Epey sarhoştu.. Üzerini silkeledi.. Önünü ilikledi.. Ellerini
cebine soktu.. Ve bir sigara daha yakti.. Derin bir firt çekti.. Ne
olup bittiğini anlayamadan konuşmaya başladi.. 'bak çocuk! Henüz
yürümeye başlayan bi bebek gibisin sen.. Daha neyin nerede
olduğunu,bir aşkin ardindan ne yapilmasi gerektiğini ve hangi lanet
olasi kadinin sana iyi geleceğini bilmiyorsun.. Ve öyle ukalasin
ki,çevrende gelişen olaylara daima yabanci kalmayi tercih ediyorsun..
Bu şekilde yaşamaya devam edersen,onlar gibi olacaksin.. Bunu
istemiyorsun değil mi?' dedi.. Söylediklerinde hakli olabilirdi..
Fakat o'nun da bilmediği bir şey vardi.. O kadini hiç tanimamişti.. Ne
zaman o kadin hayatima girse,yanima gelse,yalnizliğim oracikta
kayboluveriyordu.. Sustum.. Agresifti.. Ve üşüyordu.. Gözlerimle
gideceğimiz yönü tayin ettim.. Ve bomboş sokağa doğru ilerledik.. Bir
müddet suskun bir şekilde yürüdük.. Ve gecenin sessizliğinden
yararlanarak en sessiz halimle sordum 'peki şimdi ne olacak?. Ne
yapacağiz?. Yani bundan sonra seninle ben ne halt edeceğim?' Birden
durdu.. Bakişlari üzerimde otorite kurmaya çalişiyor gibiydi.. Cevap
vermedi.. Eve yaklaştikça bu durumdan hiç memnun olmuyordum ve
tirnaklarimi yemeye başlamiştim.. Zira hep sikilnca yaptiğim rutin bir
hareketti bu.. Ve kapiya gelmiştik.. Buraya kadar herşey iyiydi ve
iradem altinda gelişmişti.. Fakat bundan sonrasi için gerçekten bir
fikrim yoktu.. Endişelenmeye başlamiştim.. Yine kavga edebilir ve bu
kez bana zarar verebilirdi.. Bu kaygilari düşünürken içeriye
girmiiştik bile.. Şarap'tan iki kadeh koyduk.. Ikisi de benim içindi..
Cebinden tozlu bir defter yada benim öyle sandiğim birşey çikardi..
Kalemi de yanindaydi.. Ve daha ilk sayfayi açtiğinda yüzünde yavşakça
bir gülümseme belirdi.. Gözleri elinde tuttuğu o tozlu defterde
okumaya başladi 'demek seni seviyormuş,sende o'nu.. Burada bir kaç
yeminden bahsetmişsiniz.. Hiç gitmemek adina sözler de var.. Bir yiğin
aşk şiiri ve aptalca anilar.. Mesela tam 05.05.2010 da ilk sevişmeniz
gerçekleşmiş.. O zaman da arkamdan atip tutmuşsunu!'. Neler olduğunu
anlayamamiştim.. Birileri bizim peşimizdemiydi?. Ya da benim notlarimi
çalmişti.. Daha bu çelişkilere karar verememişken yüksek bir ses
tonuyla 'bunlar seni ürkütmesin.. Ben senin tarafindayim.. Ve hep
olacağim.. Unuttun mu? Ölürsen,ben de ölürüm.. Şimdi sakin ol ve
anlat! O kadini ne kadar sevdiğini,tam olarak nasil unutmak
istediğini.' gördüğüm kadariyla bu kez hiç iyi şeyler beklemiyordu
beni.. Rahatsizliğim sürekli salladiğim bacağimdan anlaşiliyordu..
Saat sabah 07.00 olmuştu.. Ve ben yalnizliğima henüz bir kelime bile
edememiştim.. Sensizliği,yalnizliğima öldürtecek ve bu olayin
azmettiricisi olacak kadar kararliydim oysa.. Son kadeh şarabimi
yudumladim.. Elimi dudaklarima götürdüm.. Çünkü orasi kararlarin
çikacaği makamdi.. Ama önce uyumaliydim.. Zorunda değildim.. Ama öyle
olmaliydi..

8 Şubat 2012 Çarşamba

yalnizlik ve handikap..

Dedi ki 'herseyin bittigi yerdesin be olum.. Ölürken bile yalnizsin..
Yani bi kadin,bi adam yahut bi köpekle 5o yil beraber yaşasan,öldüğün
an yalnizsin.. Peki bu hesap,bu inat ve bu duruş niye?. Cevap
veremeyecek kadar da az düşündün.. Neyse,gidiyorum ben!'. Son
sözleriydi bunlar o'nun.. Sigarasini biramin içine atti,dumani odaya
üledi.. Ağir adimlarla kapidan cikti ve gitti.. Iyi adamdi.. Yeni bir
bira açtim kendime.. Ve bana biraktiği tek dal sigarayi yaktim..
Teoman dinlemek istedim.. Herhangi bir şarki.. Ama teoman.. Düşünmeye
başlamiştim artik.. Neden?. Neden yalnizliğim da terketti beni diye..
Cevap bulamayacak kadar salaktim o an!. Ayaklarimi sehpaya uzattim..
Tabla ayağimin dibinde olmasina rağmen ben külleri yere döküyordum..
Üşengeçtim.. Ya da yalnizliğimin izlerini her yere yaymak istemiştim..
Gözüm kitaplara takildi.. Sirasiyla sadece kitap isimlerini
okuyarak,bana birşey anlatmaya çaliştiklarini sanmaya başlamiştim..
Aslinda hiç bi bok anlatmiyorlardi.. Her biri diğerinden tam
bağimsizdi.. Tek ortak yanlari,birbirlerine yaslanmiş ön ve arka
yüzleriydi.. Sonra dayanamayip o'nu aramaya çiktim.. Kar yağiyordu
şehrimde ve bembeyazdi heryer.. Üşümeye başlamiştim.. O'nu
bulabileceğim her sokak lambasinin altina dikkatlice baktim.. Ve
sonunda o'nu hiç sevmediğim bir caddenin başinda uyuklarken buldum..
Vakit kaybetmeden şöyle dedim ' yağan kar bile az evvel ki ayak
izlerimi silebildiyse bir saatte,bu hayat varliğimi hatta tanrinin
nefesinden kopan ruhumu ne yapmaz ki?. Toparlan yalnizliğim.. Seni
buradan götürmeye geldim.. Şikayet istemiyorum.. En sevdiğin şarap,en
sevdiğin şarkilarla bekler bizi.. O çok sevdiğin kadini da düşündüm
geldim.. unutmadan!. '

4 Şubat 2012 Cumartesi

Şairidir kendi sevdiğinin!..

Hani şairidir ya herkes sevdiğinin..
Kafa tutar Atiila'ya en kralından..
Hani yazarsın.usanmadan,içtenlikle..
Hani uzatırsın mısralarını,Nazım'a inat!..
Hani seviyorsundur ya en derininden..
Mecnun'u çöpe atarcasına..
Adımların çoğaldıkça elerin üşür ama umrunda olmaz soğuk..
Kanarsın aşkının sıcaklığına..
Orhan'a inat dinlemezsin gözlerin kapalı hiç bir kenti..
Hani derler ya ulan ''dibine kadar yaşamak'' diye..
Hani yoktur çaren Can'ın dediği gibi..
Hani seninde bu adamlardan aşşağı kalır yönün yoktur ya..
Farkın cebinde ki paran!..
Yüreğin daha büyüktür onlardan..
Öyle bir şey benim ki..
Geleceğimi göremeyişimdir babam..
Hani herkesin arkasında duran adam!.
Babalar ve oğullar..
Hani klasikleşmiş dünya klasiklerini okurken sen..
Paha biçemezsin benim satırlarıma..
Benim uğruna feda ettiklerime yapamadığım gibi..

Tek kişilik dev kadro!

Ölmeye korkan bir adamı oynuyorum bu aralar..

Çevremde alkış tufanı ve benzersiz yaratıklar var..

Sırf sen mutlu ol diye susuyorum,hergün..

Şimdi yine bana öyle bakacakalr,acıyacaklar..

Şimdi yine bana teselli verecek o boş boğazlılar.

Şimdi yine arkamızdan sallayacaklar..

Benim seni içimde öyle bir yere astığımı asla anlamadan , unut diyecekler..

Onlar en büyük küfrü hakedecekler..

Sen her gece iç çekip kokunu almaya çalıştığım o köşede,

Asılı kalıcaksın günlerce,yıllarca belki..

Kimse anlamaycak o saçlarında ki kıvrımları,

Kimseye de gülümsemeyeceksin bana gülümsediğin gibi..

Ben biliyorum.. Ben tanıyorum..

Ve ben bu hayat sahnesinde tek başıma kaldığım için,

Kendimden UTANIYORUM!.

Bak sevgili,

Nasıl güldürüyorum onları,mutlular..

Nasıl da haz duyuyorlar satırlarımda..

Alkışlıyorlar sevgili..

Beni.. Bizi tek başıma taşıdığım için..

Ben burada,bizim şehrimizin tam ortasında,

En içten sevgilerimle bizi döküyorum sahnelere.

Şimdi sevgili,çıkıp gelsen de selamlasak onları..

Ben son oyunumu oynasam..

Sen son sözünü haykırsan..

Perde kapansa ve bitse herşey..

Bir nefes alıp,veremeden ölmek gibi..

31 Ocak 2012 Salı

son kez bakti ve gitti..

Bu yazilanlari okuyorsan eger gercekten büyük bi cesaret örnegi
sergilemisim demektir.. Aferin bana!.
Hic lafi dolandirmadan söylemeliyim ki yazmak konusunda ne kadar cok
iddaali olsam da bu beni cok zorluyor..
Ben,bir gün birisiyle tanistim,kazara oldu..
Arandiğimi söyleyemem,hazirliksizdim.. Kusursuz bir firtinaya tutulmus
gibiydim.. O bir sey söyledi,ardindan bende baska birsey.. Sonra
bildiğim tek sey,hayatimin kalanini bu konusmanin tam ortasinda
gecirmek istediğimdi.. Geriye icimi yakan o his kaldi.. Beklediğim
kisi o olabilirdi.. Şeytan'in kendisi olduğunu söyleyebilirim.. Bir
sekilde cekiyor beni.. Dikkat isteyen harika bir uğras gibi..
O,sendin.. Basima gelen en güzel seydin.. Ama ben sana öyle
davranmadim.. Seninle hemen olmak istedim ve yillarca sürmek.. Cünkü
eğer seninle olmazsam,hayatin icinde bir yerlerde kaybolup
gideceğimizi biliyordum.. Dönüslerle ve kivrimlarla dolu kocaman kötü
bi dünya bu.. Ve insanlar bazi anlari yok sayarak,iskalayarak
gecistirmenin yolunu bulmuslar..ama bazi anlar herseyi
değistirebilir.. Aramizda neler oluyor bilmiyorum.. Üstelik sana,neden
benim gibilere yok yere bel bağlaman gerektiğine dair söyleyecek
birseyimde yok.. Fakat öyle güzel sariliyordun ki,yuva gibi,ev gibi..
Ve harika çay demliyordun.. Bunlar benim adima yeterli nedenler..
Sence de elle tutulur yeterli değerler değil mi?. Sana,asla beni ara
demeyeceğim bu sehirden gittikten sonra.. Aramazsin da zaten.. Ama
hayatin icinde kaybolma olur mu?. Çünkü birlikte olduğumuz dönemler
eminim ki hayatinin en eğlenceli dönemiydi.. Ve o dönem tamamen
aşkti.. Aşk icin mutlaka kendinden vazgec.. Ben kötü bi adam oldum
artik.. Ve beni bu hale senin tavirlarin getirdi.. Özlemen gerektiğini
söylediğinde o ilk gün.. Inandim.. Daha sonra sen kendi ağzinla
özledim dedin.. Ama sözünde durmadin.. Önemli değil artik.. Beni
birakmayacağini söyleyerek ve beni burada birakarak gidiyorsun simdi..
Unutmadan.. Unutmayacağim seni hic bir kadin da..

28 Ocak 2012 Cumartesi

kötü günler göreceğiz,bulutlu günler..

Buz gibiyim bugunlerde..
Neyin nerde oldugunu,
nasil nicin oldugunu umursamadan..
Gune en gec baslama planlariyla yasiyorum..
Nasil olacak,ne olacak bilmiyorum..
Bilmekte istemiyorum..
En yapiskan gulumsemeyi giydim gectim..
Pek yakismasa da..
Kotu seyler olacak kadinim!.
Kotu seyler..
Seni sevmeyen bi adamla yaslanacaksin..
Beni seven bi kadinla yasayacagim..
Ozlemini cekecegiz dunlerin..
Sen kadin!.
Kafanin basamayacagi kadar boktan bi mutluluk umarken,
ben bizsiz,sensiz ve kendimden uzak bi halde..
Satirlarima son verecegim..

gel,gittigin güne dönelim..

Duydun beni..
Yine sacmaladim iste..
O gün yaptigim gibi..
Sana 'gitme' dedigim gibi..
Oturmadi bi türlü kalabalik yanima..
Evimde bir kac sarki,sarap kaldi..
Yalnizlik o kadar kötü degil...mis..
Istedigim tarafinda yatiyorum yatagin..
Sabah kalkarken kimsenin kolu uzerimde degil..
Yemeklerden sac falan da cikmiyor..
Iyiyim yani..
Besiktas maclarini kacirmamak cabasi..
Deli gibi yaziyorum..
Deli gibi hafif mi acaba?.
Ya da deliler yazarlar mi?.
Yazar adam delirir mi?.
Kadin olsa delirmez mi?.
Sanirim alkolüm azaldi..
Yok yok gece dokundu bana..
Oda karanlik ya midem bulandi..
Bir de seni dusundum az once..
Gizlice.. Sessiz..
Sarki o'nu dinledigimi sandi..
Biliyor musun? :)
hep gülümsüyorum bu durumlarda..
Sanki beni izliyormussun gibi..
Pencereden aradan bakiyorsun sanki..
Cok soguk bu aralar..
Cikamiyorum sokaga..
Atkimi da baglasam olmuyor..
Üsüyorum sevgili..
Gittigin gün sicakti..
Yaz.. Temmuz..
Gel,gittigin güne dönelim sevgili..
Aaah.. Ne aptalim..
Sevgili dedim..
Sevgisizsin artik degil mi?.
Sevgisizimsin..
Olsun.. Ben yine de oyle desem?.
Olmaz mi?.. Olmaz di mi?.
Peki.. Olmasin..
Ama yine de sevgiliydin sen..
Yani en cok sevilen..
En cok seven..
Bak oturmuyor satirlar..
Gel,gittigin güne dönelim..
Senliyken daha iyiydim ben..
Ya da sen bilirsin..
Ben böyle de yazarim seni..
Hem!. Hem nereden bileceksin?.
Beni temmuz da terkeden,
ilk sevgili sen degilsin ki!..

içimden öldüm..

Disa konuştuğum ne varsa,
içime sustum bugün..
Dün de öyleydi aslinda..
5 adam bir tv karşisinda..
Alkol-maç-kadin konuşuldu..
Bir ortama dair ne varsa oradaydi..
Bira tadini şarap'a birakirken,ben..
Içimden cümleler sövdüm sana..
Katlettim suskunluğu..
Bir pencere kiyisinda,tekli koltuk..
Camdan içeri sizan soğuk..
Bir yarali adam vardi içimde..
Bahar aradi sonra..
Kulagima yayilan sesi..
Yarin içindi söylemleri..
Yalnizdi o da..
Bir adamin yalnizligi kadar yalniz..
Ve tutunmak istercesine hayata..
Kovaladigi kadar yorgun..
Bir kadina göre güçsüz ve yağmur bakisli..
Disariya attik kendimizi sonra..
Ayazin alninda bulduk kendimizi..
Ben bir cigara yaktim..
Bir nefes..
Sonra bir nefes daha..
Ve bir nefes daha..
Sonra,sonra..
Derken o'da tükenmisti nihayetinde..
Bunu da buraya neden yazdim bilmiyorum zaten..
Bir de su sabahlari adam akilli programlar ciksa kanallarda..

venüs,kızıl bir gezegendi..


Evet.. Ayne oyleydi.. Nerden mi biliyorum?. Tanricasiyla tanistim.. Hatta o'na dokundum.. Elini tuttum.. Titreyerek.. Korkmadim hic.. Soguktu biraz.. Anlarsiniz ya,yaz esinntisiydi.. Biraz da alkolluydum.. O da oyleydi.. Ben ulastim o'na.. O an anlattim.. Beni be degil,tanri olarak say dedim.. O mu?. O beni secti tanriliga.. Ve ben o taci elimin tersiyle ittim.. Evet.. Ittim.. Hayatima terste girmisti.. Tavla da 5-o yemisti ve ben bahaneler uydurmustum.. Kizil saclariyla yakmaya baslamisti biraz beni.. Ama bir turlu o'na islakligimi anlatamadim.. Ve evet.. Kurumaya calisiyordum ama o beni hic takdir etmedi.. Edemezdi ki.. O bu dunya nin degil,venusun tanricasiydi.. Hakliydi.. Benim icin o kadindan sonrasi yok dediginde.. Ama sadece bu serzenisi yapmakta hakliydi.. Yoksa benim gibi bi cirkin icin o kadin asla son kadin degildi.. Bunu ben o'na soyleyemedim.. Cunku sabirsizdi.. Ama hakliydi.. O'nu sevmeye basladigimda odasinda buldum kendimi.. Sari - mavi pullara ellerimi surdum.. Ve genelde galibiyet alirdim.. Bir de siyah karton vardi.. Bir de benim yazilarimdan bir kac kesit.. Tuvaletlerinde ki kitaplari gordugumde,o evde yasaamak isteistim.. Ama digerleriyle degil.. Venusle.. Ya da tanricasiyla.. Uzun boyuna ragmen topuklu giydiginde kafami sola cevirme yeterliydi goz hizasina gelmek iicin.. Ve be kadinlarda en cok buna bayilirdim.. Bir de odasinda ki siyah beyaz seylere.. Mankeni vardi odasinda,belden assagisina ne oldugunu hic bilmedigim ki kafasida yoktu.. Ama gogsune cokonat ilistirmistim.. Kirmizi abajuru her gordugumde aklima hep yaramazliklar geliodu.. Tum bunlara sahip olan kadindi o.. Ya da ben kadin demistim o'na.. Aslinda tanricaydi.. Ve siz hic gormediniz o'nun sihirli anlarini.. Kulagima fisildadigi sozcukler,tam anlamiyla hayat tomurcuklariydi.. Anladim.. Anladigimda bu hayatta aslinda nefes alacak cok gun varmis farkettim.. En azindan hic gelmedigi evimin kapisina dayanacak kadar iddaaliydi bunu ispatlamak icin.. Ben hala zaman istiyordum.. Tanriya zamani nasil anlatabilirdim ki?. O bunu anlamadi.. Anlamadiginda hep ters ve sert konusurdu.. Bu benim tahammul edemeyecegim,hatta hic sevmedigim bir seydi.. Ama gercekten beni cezbedebiliyordu.. Fotograf makinasiyla beni olumsuzlestirdiginde anlamaliydim.. Insanlar olmemeliydi.. Gitmemeliydi.. Sevmemeliydi yasak seyleri.. Bunlarla yetinmeyen tanricamiz,bana kelimelerini doktu.. Sans istedi.. Beni tanri yapmak icin cok ugrasti.. Ben anlamamistim.. Cunku yaz sicaginda donuyordum.. Isitmak yerine isirdi durdu beni.. Ve ben kacmak istedim o berzah'tan.. Beni sevmisti.. Emindim ve ben boyle birsey istemistim hep.. Beni tanimayi cok erken basarmisti.. Mavi masali bir barin biralarini icerken,onu gercekten sevmistim bile.. Ama tek eksigimiz zamandi.. Saraplarimiz vardi.. Kana kana ictigimiz ruhlarimizin ciplakliginda ki saraplar.. Kutsal su gibi.. Olumsuzluk serbeti gibi.. Ve ben can yakmayi cok iyi bilirdim.. Ki bir kedinin sol yada sag yanindaki 3 tel biyiklari yaktigimda,tum hayatimda ki yaktigim canlardan daa cok uzulmustum o hayvana.. Bir de balkon kapisi cainda ki el izleri.. Disardan gecen birileri dokunmus olmaliydi.. Konumuz krep.. Sabah kahvaltisi.. Ve halil sezai.. Cok begendigim sapkayla oturdugum cam kenari.. Ve sirf suyu bedava verdikleri icin gittigimiz o bar.. Ben o bar'a hic gitmedim baska bi kadinla.. Her gittigimde aklima efes tavlasi gelirdi.. Sanki 6 kapisini alicakmissin gibi buruk bakardim masaya.. Ve gunler gunleri devirdiginde.. Sadece gorusmek icin gelmistim o avm ye.. Bir kutuyla gelip onume,beni oldurecegii nerden bilebilirdim ki?. Sirf iyi bir yazar olayim diye daktilo almisti bana.. Yaratmisti.. Bana bir araba alsa ayni sevinci yasardim.. O an ona sarilmak vardi icimde.. Ama bunu yapsaydim,tanricayi aldatacaktim.. Cunku iyilesmemisti henuz kanayan yaralarim.. Ve ayni gun gittigimiz pembe yalanli o ev.. Arkadaslari vardi masada.. Gormesini cok istedim o yalan dunyayi.. Ve defalarca sirf evdekilere verdigim 'gelecegim' sozunu tutmak icin.evinden gece 2 de cikip camlicaya yurudugumu bilmesini hic istemedim.. Bana dedigi sey suydu 'insanlara sans verilmeli'.. Hakliydi belki.. Belki de cok yersizdi soyledigi.. Yalniz unutulmamalidir ki sans,zamani geldiginde verilmeli.. Ve o kizil sacli tanri bunu anlasaydi,bu dunya da ki tum insanlari o'na inandirabilirdim.. Cunku kelimeleri bi kole gibi istedigim yere gonderebilirdim.. O venus'un tanrisiydi.. Ve bana venus'un ,kadinin,askin kizil renk oldugunu gosterdi.. Simdi kizil sacli kadinlara 2 kez bakiyorum.. Yalniz unuttugu en onemli sey belkide suydu 'bende satirlarin 1 numarali seytani'. Ateist oldugum zamanda cikti karsima bi tanri ve ben o'nun yapptigini yapiyorum simdi.. Hadi versene baa o sansi.. O taht'a cikarsana,o taci taksana.. Ve bende gostereyim yeryuzunde ki tum kadinlara, aslinda birer demo,kopya olduklarini.. Asiksindir.. Seviyosundur.. Belki de sen gercekte yoksundur.. Ama bende,evimde,satirlarimda varsin.. Ister 1 saat sonra,istersen 1 yil hatta 5 yil sonra.. Bakalim sen verebilecek misin o bahsettigin sansi.. Ben pisman degilim.. Yine yapardim ayni sey yasansa.. sana hislerim cafeden calinan bi siir kitabinda sakli kaldi.. Sayfalar gecmedikce birbirine ve tek bir kopyasi kalmayana dek o kitabin.. Oradalar.. Her gece uyudugun ve her sabaha uyandigin o oda da.. Tesekkur ederim tanri.. Venus'u ve kadinin rengini ogrettigin icin bana.. Yakmam gereken satirlar var simdilik idare et bi sise pet birayla.

19 Ocak 2012 Perşembe

iki boş adam..

Iki koca günümü,
iki koca boş adama harcadim..
Ikisininde derdi ayniydi aslinda..
Iki kadin vardi hikayelerinde..
Biri baska sehirde,
digeri hemen surda burnumuzun dibindeydi..
Benim ne isim vardi bunlarla..
Ne yapabilirdim bilemedim..
Ama dosttum..
Olmaliydim bi sekilde iste..
Dinlemekle yetindim ilk..
Dinledikce iki boş adami..
Boş konuşmaya başladilar..
Biri henüz askere gitmemis,
digeri askerden geleli epey olmuş..
Benim gibi..
Ikisi de onlari sevmeyen,
hatta siklemeyen kadinlari seviyorlardi..
Yapmamaliydilar..
Aci çekmeyi seviyor olmalilardi..
Başka açiklamasi yoktu..
Bildigim tüm yollari,hatta bilmediklerimi bile anlattim..
Unutmalari gerektigini..
Onlar olmadan yasayabileceklerini..
Hayatin onlardan ve vajinadan olusmadigindan bahsettim..
Yanildigimi soylediler..
Sacmalamistim..
Ama akli selim kime sorsak,
asil sacmalayanain onlar oldugunu söylerdi..
Seni sevmeyen birini neden sevesin ki?.
Iki boş adam dahil bende artik bu daireye girmistim..
Ne olacakti şlmdı?.
Iki boş adamla ne yapabilirdim?.
Cebimde ki 1 lira ile iki cay alip oturduk bir avm de..
Hemen yan masada 3 kiz vardi..
Ikisi cirkin,biri idare eder..
Mavi bi hirkasi vardi..
Idare edenin.. Göğüs dekoltesi vardi..
Beyaz düğme küpeleri vardi iri..
Ve beni kesiyordu..
Lime lime ederek hatta..
Eski sevgilimmiydi?.
O kadar bunamamiştim..
Değildi tabii ki..
Bende inada inat o'nu kesmeye başladim..
Hayal bile kurdum..
Dar bluejeanini cikardim..
Uzun saclari islakti..
Ve omuzlarindan sular süzülüyordu..
Ben bunlari düşünürken o pizzayi götürüyordu..
Ama tüm bunlardan daha önemlisi..
Karşimda ki boş adamdi..
Durmadan onaylamam gereken cümleler kurup,
'-değil mi?' diye sonlandiriyordu..
Bende kafa sallamaktan bikmiştim..
Saçmaligina son vermek üzere başlamiştim sözlerime..
Ve koca bir boş konuşma yaptim.. Zaten sonra telefonum çaldi.. Arayan
babamdi.. Ufak bi para işi için kalkmamiz gerekiyordu..
Mavi hirkali kiza gölerimle 'iyi aksamlar' diyerek..
Oraciktan siktirip gittik..

17 Ocak 2012 Salı

yakin bati..

Az daha sabretsem asik olacaktim..
Ama olmadim..
Sabretmedim..
Güzeldi.. Bence..
En cokta karanlik odasini begenmistim..
Bir de gonderdigi kedi..
Guzel olmasa da kadinsi bi el yazisi vardi..
Guzel seylerden bahsederdi..
Beni sevdigini.. Ozledigini..
Adam'dim gözünde..
Adam gibi hemde..
Ama adam nasil olunurdu ki?.
Yani neye göre?.
Herneyse.. En azindan o'na göre adamdim..
Vazgectim sonra..
Mesafeler yüzünden..
Diger kadinlar yüzünden..
Hic saldirmadi bana..
Hic konusmadi ardimdan..
En cokta o oturmustu icime..
Arada aklima gelirdi..
Aslinda cok gelirdi..
Sehrimin batisinda yasardi..
Günes hep onun tarafindan batardi..
Ve zaanlar aktiktan sonra yine bulustuk..
Ruhlar alemdinden bir randevu..
Beni etkileyende buydu..
Uzak.. Gormeden.. Hic dokunmadan..
Nasil olabilirdi ki bu?.
Ama olmustu.. Olabilirmis demek ki..
Oldu!.
Ve dogum gunu vakkasi..
Yil gecmis üzerinden satirlarimin..
Tozu alinmis ve kisa mesaj paketiyle hediyelenmisti..
Sasirmistim..
Evimde.. Karanlikta..
Sadece bir sise bira ile basbasaydim..
Ve gelen mesajla irkilmistim..
Aklima gelecek son ihtimaldi bu..
Hatta gelmeyecek ihtimaldi..
Ve basima geldi..
Elimde tuttugum mobilin ekranindaydi o..
O'nda kalmis bir beni,bana yollamisti..
O an kosarak gelebilse yanina..
Hic birsey demeden sarilirdim..
Ama yapamazdim..
Yapamadimda zaten..
O belki farketmedi ama..
Benim icin kronolojik listeye eklenecek ve alti cizilecek bir kadin di o..
Artik hayatimin kalan perdelerinde o olsada,olmasada icimde bir yerde
ve her dogum günümde aklimi isitacakti..
Benim yakin batimda ki kadinim..

15 Ocak 2012 Pazar

durak!.

Tüm sehir donmustu bugün..
Kaldirimlar.. Caddeler..
Kirli beyaz buz parcalari,
donmus su birikintileri vardi..
Yalnizlarin hepsi elleri ceplerinde yürüyorlardi..
Ciftlerse romantiklik ugruna tir tir titriyorlardi..
Sonra birden bi hatira,
ufak bi ani belirdi hafizamda..
Eldivenlerin!.
Hani o delikli,bej renkli tuylu..
Hani ben isten cikip birlikte yürürken duraga,elimi sardigin o
eldivenli ellerindekiler..
Evet evet onlar..
Onlar ve o anlar geldi aklima..
Ufak bi tebessum ettim..
Kayarak gittigim yolda..
Yine duraga gidiyordum,evime..
Saat 21.4o civariydi..
Ve ellerim ceplerimin en dibindeydi..
Yalnizliimi iyice avuclamak adina..
Boynumu kisip montumun yakalrina,
seni dusundum..
Araliksiz!.
O buzlu yolda nasil eridi icim bilemezsin..
Cevremde kayip dusen insanlar,
kartopu oynayan ciftler..
Hic biri o kadar islemedi yalnizligima o an..
Dilimde 'yaşar - aldanirim' sarkisi..
Soyledim durdum icten ice..
Hep nakaratta cikardim agzimdan buhari..
Soluklarim soguktu..
Ellerimde.. Üsümüstüm..
Sen yoktun.. Sana mal ettim bu doga olayinida..
Her insan gibi hava sicakligi eksilere indiginde normaldi bu üsüme...
iste.. Fazla mi abarttim bu olayi?. Her neyse.. Sonuc olarak.. Minibüs
geldi.. Üsüyen ellerimle 1,4o tl yi uzattim.. Ve en arka sol koltuga
oturdum.. Muzigi acip tek kulaklikla dinledim sarkiyi.. Orjinal
haliyle.. Ve bende evimin yoluna koyulmustum.. Orjinal yalnizligimla..
Bu kadar basitti iste seni düsünmek..

13 Ocak 2012 Cuma

Yok olma zamani simdi!.

Siktir et diyorum sonra..
Bi kahve koyuyorum,en sevdigim sarkiyla..
Elime aliyorum kalemi..
Yazmak icin,bende ki seni..
Yalnizligimdan konsantre olamiyorum..
Kiziyorum kendime..
Yüzümü yikiyorum..
Kendime gelebilmek icin..
Ama ben hic kendime gelemedim ki,
senden sonra..
Sende biraktim kendimi..
Uzakta.. Cok uzakta..
Sadece 2o dakika..
Aynalara bakiyorum..
Aci fiskiriyor..
Kirilsa elime bulasacak gibi..
Kiziyorum yine..
Bagiriyorum evin icinde..
Bi bira aciyorum..
O ilk kekremsi tadi alinca,
biraz sakinlesiyorum..
Yirtiyorum sessizligi sonra..
Yahu siktir et diyorum..
Yaz gitsin..
Satir satir islerken seni aklimda,
bir türlü dökemiyorum kagida..
Bikiyorum ulan senden..
Ölmek istiyorum..
Senin ölmeni istiyorum sonra..
Ya da ölme..
Duy beni istiyorum iste.. Duy!.
Dinle beni istiyorum..
Anla!.
Ya da bosver sen beni anlama..
Sen beni hic dinleme bile..
Dön arkani ve git buradan..
Götür sessizligimide..
Sensizlik kalsin ama..
Sensiizligi yasadikca anliyorum..
Sen diye bir sey var oldukca,
ben yok oluyorum!.

9 Ocak 2012 Pazartesi

daha cok usuyorum!

koca bir yalnizlik var yanibasimda..
Hani nereye kacsam olmuyor..
Yapamiyorum..
Basa cikamiyorum bununla..
Aksamlar enkaz gibi uzerimde..
Buruk bi gulumsemeyle dinliyorum sarkilari..
Dudaklarimdan dokulup,gidiyosun
islak kaldirimlara..
Donup kaliyorsun tum gece sabahlara dek..
Ve ben ellerim avuclarken sensizligi..
Yatagimda daha cok usuyorum..
Disarida kalmis ayazdaki bir kopekten!

6 Ocak 2012 Cuma

İçimizde ki çocuk..

Sen içimizden uzak düşeli çocuk..
Biz bu sokaklarda ezilir olduk..
Kahkahalar attık utanmadan , ardından..
Özlemeyiz sandık çocuk..
Renkli gözlü varlıklar sevdik..
Öyle sandık..
Her gün içten içe yandık..
Alkollerde unuttuk acıları ya da daha da acıya alıştık..
Sen içimizden gittin gideli çocuk..
Biz başka kadınlarda seni yaşadık , başka adamlara seni anlattık..
Sen ne zaman aklımıza geldiysen çocuk..
Varlığımızdan an be an utandık!..

5 Ocak 2012 Perşembe

bisiklet!

önce seversin..

gözün kapalı atlarsın frenleri tutmayan o bisiklete..

arkana alırsın dağ gibi bir kadın..

ölene dek pedalları çevireceksin sanarken..
birden atlar arkandan o!.
yalnız kalırsın..
anlarsın.. satılmışsındır..
aldırmadan hızlanırsın..
hani dünya yuvarlaktır ya,
sen dönüp dolaşıp yine o'na gelirsin..
ve çarpmak için o'na en kralından,
hızlanırsın.. hızlanırsın.. hızlanırsın..
ve öyle bir çarparsın ki..
yalnızca kırılan kolun değil..
kalbindir..
o'nu yerde görürsün.. acın ikye katlanır..
lanet edersin.. lanet..
bu boktan dünyada yalnızca o'na güvendiğin için

seni seviyorum demek!

anlatamadım..

ne derdimi ne de kendimi sana..
hayaller vardı oda oda..
ıslak ıslak caddelerde kurulan..
ufak bir tebessümde bulurdum o umudu..
umudun yolu evinde bulundu..
duvarlarda ki panolarım..
yazılarım..
şarkılarım dinlerken içtiğimiz..
şarabı içtim sende..
rakıyı ezdim..
bir parça peynirde gizlediğim o ekşilik..
sırf sen varsın diye karşımda söylemediğim..
güvendiğim yarınım kadar..
akıttığım gözyaşları,bir damarın kopuşu kadar sıcak..
acı dolu gökyüzü ve kıyafetlerim aşk kokan..
ceplerimde kalmış bir tutam söz..
sahipsiz şimdi bir piç gibi kalan..
haykırdım sana haykırdım..
gururdan uzak , aşka yakın..
bir dolunay gibi tam sana yaslıyken kalbim..
sen tutulmayı seçtin..
uzak kaldın güneşten..
yakın düştüğün o uzaklık..
şimdi benim seçtiğim bir intihar yöntemi..
her taıdığım kadına,
seni seviyorum demek!

ayrılığın ardından..

sensizim artik..
Tam da istedigin gibi..
Aylarca kovalayip,israrla kovaladigin bu durum..
Yasantimiza iyice yerlesti..
Yok artik raki sofralarinda uzun sacli bir kadin..
Yok artik kadehimi ugruna kaldirdigim o gozler..
Sesinde yok artik..
Hic bir sabaha uyanamayacagim seninle..
Ve uyandirmayacaksin bei sende..
Kahvaltilarda kalkti artik..
Alisiyorum bunlara..
Sabahlari cok gec uyaniyorum..
Evden telasla cikip kahvalti kulturunu atlatiyorum..
Mesajda gelmeyecek artik nerde kaldin diye..
Arayan da olmayacak..
Ve kimse ozlemeyecek..
Sinirlenmeyecegim artik acilmayan telefonlara..
Aksam yemekleride daha sakin simdi..
Kimse yapamayacak o soslu tavugu,kekikli makarnayida kimse ogrenemeyecek..
Ben salata hazirlarken kimse sevdigim sarkilarida acmayacak..
Yemekten sonra cay demleme kavgasida cikmayacak..
Oysa sen olsan..
Ne guzel giderdi simdi cayin yaninda o ekler..
Bir filmi de tartisacamayacagim artik..
Zaten bundanda sikilmistim..
Zira sen hep basroldeki adamin askina gipta ederdin..
Ama ben..
Ama ben yaninda o askin kat be kat uzerinde..
Sadece seni severken..
Neyse..
Uyumak icinde tek kisilik yataga 2 kisi sigmaya calismayacak..
Lambayi kapatma sirasini sasmayacak..
Siyah perde,o yesil etejer..
Yada sehpa her neyse..
Dis fircam bile yapayalniz..
Simdi senden bana kalan tek sey..
Elimde ki telefonun..
Bilmem bi gun beni anip okurmusun bu notu..
Ben o gun bile soyluyorum..
Seni hala cok seviyorum!..

Ne kadar kalabalık ulan benim yalnızlığım,?.

ne kadar kalabalik ulan benim yalnizligim!.. Sehrin en kuru mahallesinde sabahliyorum.. Hatta ben burada yasiyorum.. Arada bir cikiyorum eskiden guldugum caddelere,ayni neseyi yakalasam ne ala.. Birakin diyorum beni.. Birakin duseyim topraga.. Daldan sarkmis kurumus yaprak gibi.. Olmuyor.. Anlamiyor insanlar.. Insanlari anlarim da.. Peki ya bu sarkilar?. Onlara ne oluyor?. Anlamiyorum.. Bir de sen kokan kadinlar var bu sehirde.. Hele bir de dalgali siyah saclar.. Simdi diyeceksin ki amma abarttin beni.. Haklisin.. Seni abarttim.. Siradan bir kadin,siradan bir ask.. Ben aabarttim.. Bu sehirde ki kalabalikta gidip seni tuttum cikardim aralarindan.. Hataydi.. Belki degildi.. Simdi baktigimda ardima.. Bie yigin tecrube.. Sanmasin senden sonraki sevgilim onu sevmeyecegimi.. Sevecegim elbet.. Hemde delirircesine.. Ne diyorduk?. Haa.. Yalnizligim.. Ne kadar kalabalik ulan harbiden.. Baksana!. Yalnizken yazidigm yazida bile sen varsin,arkadaslarim var,sen kokan kadinlar var ve koca bir sehir... Yok yok.. Ben yazmaya devam edeyim.. Birakicaktim aslinda.. Ben yarin daktiloma serit alayim.. Sonra soyle bir yalnizliga uzanayim.. Nasil olsa birilerine carpar elim.. Bi kadehte kendime doldurayim.. Ne diyim sevgili.. Bir hayat seninle bitti.. Bir hayatta sensiz baslasin.. Varsin olsun bu da boyle bilinsin.. Bu adamin yolu artik mutlulukla kesissin!. Hop! Yalnizlar!.
Alayiniza saygilar!

Ben seni düşünürüm..

Ben evime yürürüm..
Gecenin ortasinda..
Yagmur da yagsa yürürüm..
Sen,uyursun bi karanligin icinde..
Rüyanda kim bilir kimlerle..
Sicacik odan da..
Ben evime yürürüm..
Gozlerimden belki damlar bir kac damla..
Hem sanane!
Sen uyumazsin ya da..
Bir kac kadeh yuvarlarsin yalniz..
Belki de hayirsiz bi adamla..
Ben!. Evime yürürüm..
Sensiz.. Islak caddelerde..
Islak degilse bile bos..
Sen gidersin bu sehirden..
Uzaklara.. Ya da yakin bie sehre ne bileyim..
Hem banane!.
Ama ben seni düsünürüm..
Sen karisirsin hayata..
Ucundan bucagindan..
Kosturursun o sevgiline gec kaldin diye,
sehrin meydanindan..
Ben,seni düsünürüm..
Aklima dustukce sen..
Ben cok fazla üzülürüm..
Sen aksam evine giderken belki o..
Belki o vardir yaninda!.
Ben yalniz!.
Ben yapayalniz evime yürürüm..
Sen mutlulukta kulac atarken..
Ben huzursuzlukta bogulurum..
Sen surerken sefa icinde bir günü..
Ben,büyürüm..
Cefalar.. Buhranlar.. Doldu yine dertle kederle bak,semalar!.
Sen batiirken günesi köprünün ardindan..
Ben seni düsünürüm..
Senin icin batmis günes,bitmis bir gün..
Ne olur.. Ne olur,.
O günesi batiran beni düsün..
Cünkü ben..
Seni düsünürüm..biterken bir gün..

Bir şiir'in son hali..

Kalabalik bir arkadas topluluguyla sarhoslastim dun aksam..
Vodka ile basladim.. Sonra skol.. Sonra efes..
Ve bir an farkina vardigim,sensiz aldigim bi nefes!.
Gecmisin izlerine basarak gectim hic gitmedigim bir eve..
Oldukca cakir keyitim..
Sen,aklima bile gelmemistin henüz..
Fakat bir kac biradan sonra aklim yatmaya basladi yoklugunla..
Hayal fuhusu olmaliydi bu!.
Kendimi eglenceye vurmaya basladigimdaysa masada daha once hic tanimadigim insanlar vardi..
Bir bar'in en kenar masasinda bize rastladim..
Sahnede kirmizi mini elbisesiyle bi kadin..
Bize dair sarkilar soyluyordu..
Ben hala sarhostum..
Etrafta senden eksigi olmayan o kadar guzel kadinlar vardi ki,
neredeyse birine asik olabilirdim de..
Guzel kadinlar,duzgun vucutlar ve beni en cok etkileyen o duzgun bacaklar..
Cok fazla acik sozluyum sanirim..
Gecenin arasina karisirken kacamak bakislar,sen artik silinmistin..
Bir seyler yapmaliydim bu yuzden..
Alkolun de verdigi gazla kendimi sahneye attim..
Birden bire altimda tabure,spotlarin altinda,elimde mikrofonla kendimi o kadinlarin onunde buluverdim..
Sen bu sehirde benden uzak bir yerdeydin..
Sana yazdigim o ilk siirimi cikariverdim agzimdan..
Yuzumu inan kaldirmadan,en kemkum halimle okudum..
Muzik devam ederken..
Bitirdigimde seni okumayi o kadinlara,alkis sesleri yukseldi..
Belki buruk.. Ama 'ben naptim lan?' dedim..
Yine de sensiz gecirdigim e guzel geceydi...
Bir baska siirde,sen baska sehirde,bu sehrin herhangi bir sahnesinde,bulusmak uzere..
Hoscakal..