10 Temmuz 2012 Salı

Catwalk aslında..

'Yazmak!.' diye lafa girdi..
Uzun bir süre anlattıktan sonra rakısından bir yudum aldı..
Suratında ki buruşukluk sert geldiğini apaçık belli ediyordu..
Bir parça beyaz peynir attı ağzına sağ elinden düşürmediği çatalıyla..
Sarhoşlaştıkça konuşması da değişiyor, konudan konuya atlıyordu..
Fakat her nasıl başarıyorsa konuyu hep yazmaya getiriyordu..
Kendisinin bugüne dek tek satır yazdığını bile görmedim ama sürekli
yazdığını ve bir gün bunun hayatında bir kilometre taşı olacağını
söylüyordu..
Sıkılmaya başlamıştım..
Gözüm irili ufaklı kitapların düzensiz ve gelişi güzel dizildiği
kitaplığına takıldı..
Ders kitaplarının arasında romanlar, romanların çoğu best-sellerden
oluşuyordu..
Ya çok iyi bir okurdu, ya da sadece kitapçıların kasalarında gördüğü
kitapları alıp alıp okuyor gibi davranıyordu..
Kendisine söyleyemediğim çok şeyden bir anda vazgeçtim..
Cümlesini bitirdiğinde o'na:

'-biliyor musun, ne yaşadığın umurumda değil..
Yazdığın ya da yazdığını sandığın her kelime ne sana, ne de aklından
geçirdiğin o karakterlere ait olmadığına bahse girebilirim..
Hem nasıl oluyorda durmadan saçmalayabiliyorsun..
Üstelik hayatında tek bir kadın bile yok, en azından bildiğimiz kadarıyla..
Peki onca satırı nereye akıtıyorsun? Ne üzerine yazıyorsun? Peki bu
hayat hakkında ne düsünüyorsun? Tek bir cümleni dahi duymadık..
Evren içerisinde eriyip durmaktan başka yaptığımız hiç bir şey yokken,
üstelik varoluş sürecimiz boyunca tamamen yok oluşa sürüklenirken daha
hala neyin peşinde olabilirsin? Bana şimdi bir kaç paragraf çıkarmanı
istiyorum..'

Bardağında kalan rakıyı dikti, bu kez yüzünde ki o ifade de yoktu..
Elinden düşürmediği çatalı masaya sertçe fırlattı..
Kitaplığına yöneldi ve dağınık kitapların arkasından bir sürü sayfa çıkardı..
İçlerinden bir tanesini rastgele seçti..
Müziği kapattıı ve sandalyesine oturdu..
Elinde ki kağıdı okumaya başladı..

'-Hiç kimse inanmayacak bana biliyorum..
Zaten inanmalarını da beklemiyorum..
Yıllar sonra anlaşılması muhtemel satırlarım bunlar ve tıpkı yüzyıllar
önce karalanmış satırların hale hazırda anlaşıldığı gerçeğini göz
önüne alırsak, henüz sevdiği kadınlara dahi tahammül edemeyen bir
nesil ile iç içe yaşadığım şu dönemlerde, sevilmeyi hak eden nice
kadının acısını görüyorum..
Kadın ruhundan falan anladığımı sanmasamda şehirde ki çoğu güzel
kadının neden hala yalnız yürüdüklerini de anlamıyorum..
Buralar da bir eksiklik var ve makyaj malzemesi ardına saklanmış
yığınla insan..
Kadınlar artık daha dikkatli yürüyor..
Kim bilir hatıralara basmaktan korktukları için bunun adına artık
''catwalk'' deniyor..'

Susmustu.. Ve saat sabah 06.14'ü gösteriyordu..
Bir üstad ile sabahlamıştım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder